Hürriyet

27 Ağustos 2010 Cuma

Ay Konuşsun...

Dolunay var bu gece…
Ay, tüm ihtişamıyla inivermiş üstümüze
En yakın dostum yanımda, oturmuşuz şöylece eski üstü açık chevrolet’in tepesine.
Üstümüzde yıldızlar
Bana mısın demiyor aldırmıyoruz zamana,
Kaybolup giden veya bizden çalınanlara…
Arkamızda bu gece bekçisinin nöbete geçmeden önce ıslattığı çimler.
Karanlıkta bir var bir yok gibiler.
Bir tepenin üstündeyiz.
Altımız deniz
Ay öyle güzel vuruyor ki denize…
Biz unutmuşuz zamanı
Mekanı seyreliyoruz.
Arabada 60’ların müziği hafiften mırıldanıyor
Sessizliğin sesini seviyoruz ikimizde…
Dalıyoruz manzaraya denize doğru gözlerle
Tatlı tebessümlerle
Yavaş yavaş anlatıyoruz
Usul usul saygıyla dinliyoruz.
Özlemişiz böyle manzaradan öte insan gibi konuşmayı.
Saatler geçiyor biz aldırmıyoruz
Dayamışız başımızı kollarımızın arasına, seyreliyoruz alemi
Öyle ya hep alem mi seyreyleyecek bizi.
Araba da bir küçük konyak
Ne de güzel yudumlanıyor sıcak sıcak…
Sabahın dördü olmuş kime ne.
Ne güzel bir gün
Ne güzel bir manzara…
Araba mükemmel, biraz dan yazlık sinemalar kadar keyifli çaylarımızı alacağız Emirgan’dan…
Sabah altı olmuş
Gün doğuyor aynı tepeden
Ne güzel insanın dostu olması
Aynı duyguları paylaşması
Gereğinde art niyetsiz açıldığı
Omzuna başını koyabildiği
Merakla o konuşurken dinlediği
Hey güzel İstanbul,
Bir manzaradan gönlüme doldun
Yokluğunla huzur buldum…
Varlığında yok olurum…

Hiç yorum yok: