Hürriyet

28 Ocak 2011 Cuma

Yağmur ve Dans

Akşam iş dönüşü marketten alışveriş yapıyorum.
Raflarda renk renk ürünler
Bir tanesi acayip dikkatimi çekti.
Üzerinde aynen şu ibare “ yağmurda dans”, “menekçe ve sedir ağacı kokulu”
Vaw…
Sanki parfüm reyonuna geldim.
Alt tarafı çamaşırlarımız için bir detarjan.
Elim pakete doğru giderken, gözümün önüne çocukluğumdan kalan bir film karesi geliverdi.
Etkilenmiştim filmden,belki de o yüzden yağmurlara düşkünlüğüm.

“ I’m Singing In The Rain”
Ne güzel dans ediyorlardı.
Yağmur şakır şakır.
Siyah beyaz bir film karesinden,çocuk düşler.
Böyle bir film ile başlamıştı, Sinatra’ya da aşkım…
Henüz ilkokuldaydım o muhteşem ses ile büyülendiğimde.
Ondan mı arıza kaldı ruhumda bilmiyorum ama bir şeyler oldu bende.
İyi de oldu.
Duygu iyidir. Ne kadar insan olduğunu gösterir.
Kasa da ki görevli hanım,
“ Ne aldınız böyle ne güzel bir koku” deyiverdi.
-Bilmem, ben yağmuru aldım. Burnum tıkalı duymuyorum demek ki doğru tercih.

Yağmurlarda ıslanmak ahmaklık değildir.
Yağmur, su damlasını dokuna almak.
Hissetmektir hayatı.
Yağmur, toprak ile kaynaştığında verdiği ibretlik kokudur.
Hissetmektir hayatı.
Yağmur,doğanın aşkıdır.
Yağmur,bereketsiz toprakların panzehiri.
Yağmur,avuçlarımızda bir yudum sudur.
Kana kana içmek isterken kaybolup giden oluklar gibi.
Yağmur, heyecandır…
Yağmur
Yaşanırsa anlaşılır.

Hiç yorum yok: