Hürriyet

6 Ocak 2011 Perşembe

Can'ım Kuşlar...

Kuşlar…

Kuşlar…
Canımın içi kuşlar,
Cemal Süreya’nın dediği gibi
“ben bütün hüzünleri denemişim kendimde
canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını
bir bir dene”

Tamam,
En büyük yaratılmış sensin.
Bunu bildiğin için mi bu zulüm!

Ne zamandır unuttun,
Dünya yı diğerleri ile paylaştığını.

Siz, hiçbir kumrunun gözlerine,
Hatta tam da gözbebeğinin içine baktınız mı?
Ben, baktım.
Mutfağıma gelmişti.
Yemek yaparken, usulca girdi tülün ardına
Önce tülü araladım.
Ardından, birkaç kırıntı ıslatıp koydum sete.

Çekine çekine…
Ürke ürke
Korka korka geldi.
Müteakip akşamlarda buluştuk böylece,
Sonra bir gün baktım hafta sonuydu çok iyi hatırlıyorum,
İş dönüşümün saati yani benim mutfak da olduğum zaman da oraya geldi.

Yanına yaklaştım,
Usulca eğildim,
Burun buruna kaldık.
Kaçmadı
Biliyor gibiydi ona zarar vermeyeceğimi,
Gözbebeklerine baktım.
Orada kendimi gördüm…
Sonra,
Kendinden başka dostlarını da getirdi bana.
Ara ara balkona da konar, hatırımı sorarlar
Eğer, canımsıkkınsa ve pas vermiyorsam onlara; hemen anlar ve şaşkın şaşkın bakarlar.

Yani anlayacağınız doğru ifade mi bilmiyorum ama hisleri var sanki.
Bir atın buğulanmış manalı gözleri gibi,
Okşa, sev beni ben köpek gibi sadık dostunum der gibi…

Peki, hiç serçeyi gözlemlediniz mi?
Böyle pır pır heyecan içersinde dünya da bizim ayaklarımız arasında raks eder.
Yaklaşsan hemen kaçar. Seke seke gelir sonra, asla kumru gibi sokulmaz.

Sizler,ne yaptınız
Onlar kim olduklarını şimdi anlayacaklar
Yok okurken frene basmak aklınıza hiç gelmemiş ise;
Lütfen, beni okumayınız
Ben sizi sıkarım…
Alerji yapar bünyenize
Devası yoktur,bilesiniz.

İnsan denen bu yüce varlık,
Doymadı gitti.
Yılbaşı kaç bin, Amerika Birleşik Devletlerinde
Şimdi İsveç de
Ve daha nerelerde can çekişiyor ve ölüyor
Öldürülüyor kuşlar
Karın altından bir elini çıkarıvermiş
Yardım,lütfen yardım edin bize der gibi o fotoğraf.
Korkunç bir manzara.
Kim bilir nerelere göç edecek yahut nereden gelmişlerdi.

Ey insanoğlu,
Çocukken öğrendiğin sapan atmaya benzemez bu işler,
Yahut yeşil başlı ördeği katletmeye
Üstüne türkü yaksan da
Peh ! Ne fayda…

Sen derisini yüzdün,
Etini yedin
Devekuşu, Hindi, Tavuk
Her türlü kanatlıyı kanatsıza çevirdin.
Yetmedi
Makineler ürettin.
Şimdi soruyorsun kendi kendine;
Tavuk mu yumurtadan çıkar
Yumurta mı tavuktan…
Fasa fiso yu bırak da
Bu canavarlık senin nerenden fırlıyor.
Dur da onu bir düşün.

Uçmayı bile bilemezdin sen bu kıt aklınla
Onu bile doğadan,
Yani patentini ondan çaldın işte,
İtiraf et…

En basiti bir karavan
Bildiğin alelade
O da doğadan
Kaplumbağa

İşte hepsi katlettiğin doğadan…

Her gün daha fazlasını istedin
Hiç bitmeyecek bir gezegeni düşledin,
Cenneti yaşayacakken cehenneme çevirdin
Sonu sen başlattın insanoğlu,hırslarınla:

Daha fazlası…
Hep daha fazlası…

Bencil.
Egoist.
Bir yaratıksın artık…
Hırs dolu damarlarında sadece tüketmek var
Beynin sadece AVM’ ler de sıkışmış; dostunu kazıklayan,ruhunu satan,icabında her yolu kendine göre mübaf kılan,
Acize el uzatmak,
Öksüz sevmek.
Nedir bilmeyen,
Bilmeye de niyeti olmayan…

Toplumları karıştıran
Birbirine kırdıran
Sonra uzaktan yarattığına keyifle gülen
İnsanoğlu…

Bugün daha kuzey ege de kaç bin ton sardalye yakalanmış
Tekne taşmış artık
Neden bırakılmamış birazı denizde
Yavrulasa ya da biraz daha büyüse
Olmaz ama daha çok para
Hep daha çok…
Tüket tüket,
Ve tüket
Yetmeyince
Git bir dua et
Hatta bir piyango al
Başına bir devlet kuşu konsun…

Bu gidişle dünya ya öyle bir konacak ki
Kuraklık ve açlık
Sefalet,
O zaman birbirini yiyecek insanlık…

Arama uzaklarda bunlar kıyamet alametleri diye
Mevlana ne der:
“Ne ararsan önce kendinde ara”

Ve bu gece bir düşün
Bir ağaç diktin mi
Bir ağacı sevdin mi
Kendinden daha başka bir canlıya yaşam hakkı verdin mi?
Dön de bir bak aynaya…

Hiç yorum yok: