Hürriyet

17 Ocak 2011 Pazartesi

Değmesin Yağlı Boya

Televizyon
Sen, nelere kadirsin.

Tansiyon aleti gibi.
Ülkenin nabzını tutuyor.
Yetmiyor,
Bilgi,kültür,tarih her nevi bilgiyi ondan alıyoruz.

Yani hiç mi elektriğin suçu yok?
Demezler mi?
Bir tutturmuşlar Suleyman aşağı Hürrem yukarı…
Siz bize tarih bilgisi verdiniz de biz mi almadık!
Ben ilkokula giderken yanılmıyorsam 4.sınıfa geçtiğimizde padişahlarımızı tanımaya başlıyorduk.
Oldukça sıkıcı geçiyordu,şöyle renkli renkli farklı versiyonlarla anlatılmaya çalışılsa belki çok başarılı olabilirdi hafızalarımız da epey de padişah detaylı anlatılıyordu. O zaman şimdi bangır bangır konuşabilirdik
Yavaş yavaş kalktı tedavülden.
Ne oldu,televizyondan kurgulanmış bir dizi nihayetinde, senaristin tasarrufuna kalarak izliyoruz.

Dün, iki farklı kanalda yine aynı konu.
Ben Prof.Dr.İlber Ortaylı ve Prof.Dr.Feridun Emecen’i izliyorum.
İyi ki de orada kalmışım.
Biraz bir şeyler öğrendim,geçen gün market de gördüğüm henüz beş,altı yaşlarında ki küçük kızı düşündüm bir an.Babası kasa da ona aldığı nesstquick leri öderken ısrarla sesleniyordu.
Baba.baba.baba .Bak ! Süleyman.Sultan Süleyman
Babası anlayamadı biz söyledik.
Kafasını çevirdi adam baktı ki gazeteler içerisinde Hürrem’i canlandıran kızın fotoğrafı.
Şimdi o küçük prenses için Süleyman o.
Bizim gibi biraz yaşını almışlar için ise farklı biz mesela;birkaç mısrasını çok iyi hatırlarız.
Hele ki mekanına nur yağsın Rahmetli Barış Manço sanırım 1986 yılında çıkarmış olduğu çalışmada seslendirmişti kendi müziği ve onun şiiri ile kendi sözlerini.
Şimdi okurken sizler de aaa evet diyeceksiniz,eminim.
“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihan da bir nefes sıhhat gibi”
Kanuni Sultan Süleyman 60 yaşlarında ve hastayken yazmış bu şiiri.
Barış Manço ise nakarat olarak kullanmıştı bu kısımları:
“Barış der biraz tuzum ekmeğim olsa
Buz gibi pınar suyundan bir testim olsa
Birde şöyle püfür püfür bir çınar gölgesi
Kaç kula nasip olur ki keyfin böylesi
Bir lokma ye bir yudum iç bir oh çekiver
Neye yarar vade gelmişse eğer”

Mesela öğrendiğim Sultan Süleyman’ında diğer padişahlarımız gibi çok iyi eğitim aldığı ve şair ruhlu oldukları. Kendisinin 3000 tane Türkçe ayrıca Farsça ve Arapça olmak üzere ayrı ayrı eseri mevcut.
Mevcut da biz neden bilmiyoruz?

Niçin edebiyat derslerin de yok.Hadi liseyi bırakın üniversite de varmı?
Şimdi diyeceksiniz ki Fuzuli yada Baki’yi okumaktan sıkılan kişiler için bir bu mu eksik.
Evet,kesinlikle eksiklik
Yüce Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün yazdığı cebir kitabı gibi büyük eksiklik.

İlber Ortaylı’da Feridun Emecen’de hep aynı fikirde.

Tarih az anlatılıyor.
Harem mesela çok ciddi bir yer. Öyle kahkahalar falan mümkün değil zaten küçük odalar içerisinde 5 – 6 kişi kalıyor. Eğitim alıyor kızlar burada. Dil,görgü,terbiye.

Kanuni iyi bir şair olduğu kadar iyi bir de kuyumcu. Evliya Çelebi’nin notlarından anlaşıldığı üzere ki kendi babası da kuyumcu olduğu için biliniyor o kadar güzel işler yapıyor ki işi ilerletip Venedik’li iş adamları ile de organizasyonlar yapmış.

Hırs,güç sürekli an ve an enselerinde.
Kendi çocuklarını boğduracak kadar

Yalnız Sayın.İlber Ortaylı’nın bir sözü hoşuma gitti. Mareşal dedi Kanuni için. Büyük asker,kumadan.
Tıpkı Kazım Karabekir gibi.

Hürrem ise geldiğinde, zaten slav dillerini biliyor.Zeki bir kadın öğrenime özellikle dile açık.
Öyle tarih bilgilerinde muhteşem güzelliğinden falan bahsedilmiyor ancak rafine denilebilir belki bir yüzü olduğu ki farklı geliyor Süleyman’a.
Mesela dil bilmesi önemli onu farklı kılıyor yoksa mektup yazamayan var haremde işte burada yetiştiriliyor.
Öyle bahsedildiği gibi zorbalık zulüm yapılmamıştır. Babası papazmış öldürülüyor böyle bir şey yok.Zaten kimin kızı ve nereden alındığına dair tam bir bilgide yok.Polonya,Ukrayna,şimdi ki Belarus,Rusya olabilir deniyor.
Hatta Manisa’da şehzade iken değil de tam tahta çıktığı zaman validesi tarafından sunulmuştur Aleksandra yani Hürrem Süleyman’a deniyor. Kayıtlar bu şekilde.
Yalnız ilklere imza atılıyor işte ilk cariyelikten kraliçeliğe uzanan bir yol çiziliyor.
Hürrem, Kanuniye tek eşli olabilmeyi ve öyle kalmayı öğretmiştir diyor Sn.Ortaylı.

Zaman içerisinde Mahidevran Hatundan olan oğlunu öldüren Kanuni Hürrem den gelecek peşpeşe erkek çocukları ile saltanatına devam eder.
Mehmet ki Kanuni’nin ilk evladı göz nuru çok severmiş onu.Erken yaşta ölünce onun için Şehzade başında ki cami yapılıyor orada ebedi istirahat yeri. Sonra Abdullah, Mihrimah, Beyazıt,Selim ve yine ölen Cihangir.

Osmanlı zamanında şehzadeler sünnet olduktan sonra 13-14 yaşlarına geldiklerinde Anadolu’ya görevli tayin edilirmiş .Rumeli yasak,çünkü geleneklerde yok hep Anadolu.Mesela Afyon,Manisa şimdi ki anlatımla Vali oluyor ve böylece Saray yaşamına ve bürokrasi öğretiliyor.
Kesinlikle çok güzel eğitim alınıyor.

Kanuni’nin ilk eşinden olan Mustafa öldürülüyor tahta geçmesin diye ki burada yine Hürrem’in payı olabileceği.
Bir türlü anlaşamadıkları İbrahim Paşa’nın katlinden de özellikle sorumlu olduğu belirtiliyor.
Yazılı belge var.
Kanuni sırılsıklam aşık olduğu için cepheden aşk mektupları yazıyor ve ulak anında ulaştırıyor saraya.
Saray da Hürrem’in kalfası olduğu düşünülen bir kadından çıkabileceğini belirtiyor tarihçiler.
Kelime seçimi,uyumu bakımından.

Öyle böyle bir hayat sürüyorlar işte.
Bize de kalıyor dedikodusu.
Daha çok Hürrem konuşulur. Tokası,terliği,iç çamaşırı çıkar.


İş buralara varana kadar insanların zevkle izleyebilecekleri hoş belgeseller,programlar,söyleşiler,etkinlikler yapsalar.
Yeni nesil Padişahlarımız ve özel hayatı hakkında kurgulanmış ya da bilinçsizce kendi kurguları ile yaratacakları bir geçmişten kurtulsa daha güzel olmaz mı?
Biz de padişahlarımızın eserlerini bilsek.
Okuma şansımız olsa. Fena mı olur

İnsan, ancak o kişin kaleminden ruh halini anlayabilir çünkü.

Onlarında bir insan olduğunu unutmayalım. Her ne kadar hırs içinde yaşasalarda…

Kanuni’nin Hürrem’ yazdığı şiirden bir iki mısra :

Benim birlikte olduğum,sevgilim,parıldayan ayım,
Can dostum,en yakınım,güzellerin şahı sultanım.

Hayatımın,yaşamımın sebebi Cennetim,Kevser şarabım
Baharım,sevincim,günlerimin anlamı,gönlüme nakşolmuş resim gibi sevgilim,benim gülen gülüm.

Sevinç kaynağım,içkimde ki lezzet,eğlence meclisim,nurlu parlak ışığım,meş’alem.
Turuncum,narım,narencim,benim gecelerimin,visal odamın aydınlığı
Gönlümdeki Mısır’ın Sultanı,Hazret-i Yusuf’um,varlığımın anlamı.
İstanbul’um
Karaman’ım
Bütün Anadolu
Ve Rum ülkesinde ki diyara bedel sevgilim.
Bağdat’ım. Horasan’ım.

Hiç yorum yok: