Hürriyet

19 Ocak 2011 Çarşamba

Düşmek...

Düşersen kim tutar kaldırır ellerinden;
Anandan gayrı…

Ah!Ne bileydim,
Ne olacağını...

Diyebilir di,bir aşık sazında.

Düşmek,önemli bir mesele.
Her düşüşten ibret de almak lazım zannımca.
Misal geçen yılın sonu,geçtiğimiz ayın yine sonu hatırlamadığım şekilde kendimi yerde bulmuştum.
Bu sabah da ayağım kaldırıma yetişmedi sonrasını hatırlamıyorum,düştüm kalkmaya çalışırken bir hanım beni tutmaya çabalarken dolma gibi parmağını gözüme soktu.
Az kalsın dizlerden sonra ondan da olacaktım.
Sol taraf da iz geçmedi malum yaş ilerleyince her şey yerli yerinde kalıyor.
Geçen gün o ize bakıyordum ki sağ ile birlikte diz kapak adaları tamamlanmış oldu.

İlkokuldayken en büyük zevkim her teneffüs özellikle son iki teneffüs yarış yapmaktı.
Kızlardan bazen yalnız ben, bazen bir kızcağız daha olurdu.Diğerleri seyreder bize alkış tutarlardı.
Son iki teneffüsü tercih etmemizin sebebi su içinde derse değil eve varmaktı.
Aman ne zevkliydi,şu an beni gülümsetebiliyor hala.
Ve arada değil de genel de düşerdim ve kaldırımlar bütün çoraplarımı yırtar,iki dizimde kan içinde eve dönerdim.
Annem bıkmıştı yasaklıyorlardı ki bana kim takar; koşmak süper bir duygudur.
Özgürsün bir defa.
Varsın kanayan ve sonra kuruyan kabukları tek tek kopardığım diz kapakçılarım olsun.
Memnuniyet hali söz konusu o an.

Bu gibi düşmeler de ise;eh işte yaş ilerlediği için garip bir durum.Heyecan yok gülebiliyorsan kendi haline ne mutlu sana.

Bir de hayat da tökezlemek var.
Sen istemeden ayağına taş dolanır. Ve kesinlikle ayağına dolananı sen seve seve halatla bağlamışsındır hal hal gibi ayak bileğine.
O iner, seni de peşinden.
Aslen onunla giden sen değil, anılarındır.
Kurup durduğun ve içinde kurumaya yüz tutmuş ruhun gibi.
Bir de hafif baş dönmesi olur insan da.
Mesele ben eve geldim akşam oldu.Yolda nasıl hoş bir dönme,içsem böyle güzel olmaz.Külfet bir de bedene.
Zaten bir bira ile kolayca sarhoş olabilirim, gülümserim hemen.
Bu düşüşlerde ise sana ne bira,ne güneş,ne ay…Hepsi hikaye pirim.Hepsi hikaye.

Öyle bir dönersin ki; kasırga tufan yüreğin.
Yağmurlar yağar gözbebeklerinden sağnak sağnak.
Kime ne?
Giden gitmiş…
Sen ise aynı türküyü söylemekte.

Yaralana yaralana...
Çok mutlu olursun.
Zaten her türlü musibet “mutluluktan,huzurdan” gelir.!
Değil mi?

Sevgili Zerrin Özer’in şarkısında dile getirdiği gibi:
“Nedir bu çektiğim senden
Gönül derdin hiç bitmiyor
Yediğin darbelere bak
Bu da mı sana yetmiyor... Gönül”

Sonra, bilirsin çocukluğunda ki gibi diz kapaklarında kabuklar oluşacak.
Çok iyi bilirsin gel gör ki …

Düşersin…

Ama Shakspeare ne demiş:
“Bazı yıkılışlar, daha parlak kalkışların teşvikçisidir”.

Hiç yorum yok: