Hürriyet

31 Temmuz 2011 Pazar

Ey Güzeller Güzeli RAMAZAN...

Ramazan’ın bereketi yayılıyor günlere…

Keşke her şey bu kadar basit olsa.
Mahyalar yandığı gibi; herkese bir doğruluk, dürüstlük ve tabi ki sevgi doluverse.

Bitmişler bitmiş.
Yenilenmesi gerekenler bahar çiçekleri gibi açmış.
Herkes gülümseyerek bakabilse birbirine .

Çok zor dost
Çok zor.

Sabah kalktığımızda, sanki ölü bir şehrin içine düşmüş gibi bakışacağız.
Yanlışlıkla omzuna çarpsan, alimAllah kavgayı fişekleyeceğiz.
Sigara içemeyenler pofurdamakta.
Mutfak da tatlı telaş içerisinde olanlar,yetişmedi diye telaş etmekte, söylenmekte.
Dut yemiş bülbül gibi,
Herkes; istisnasız
Sus
Ve Pus…

Bu mudur Ramazan?
İki minare arasında eskiden bin bir zorluklarla yakılmaya çalışan eski kandilcilerin emekleri gibi; günümüzde huzurun,sevginin,paylaşmanın.
Varsa iki lokmayı katık etmenin değeri de maalesef değişti.

Bu yaz sıcağında; sokağında ki kedi köpeğe su vermeyi bile akıl edemeyen.
Komşusunun acaba ekmeği var mıdır ? diye aklının ucundan bile geçirmeyen ama o alışverişten gelirken torbasını dikiz edebilen.
Her şeyi ramazan sofrasında yiyebilmeyi kendine hak gören
Şükretmeyi unutmuş.
O sofranın sıcaklığını soğuk yüreğinde uyutmuş.
Haldır haldır birbirlerinin yüzlerine bile bakmadan yenen yemekler, sus pus muhabbetler.
Gelsin çaylar, kahveler.
Öylece geçsin günler…
Bu sıcakta da çekilir mi yaw şu Ramazan.
Ama tutmak gerek günah !

Günah, neye. Ve kime günah.
Allah ile arana soktukların aranda bir mesele ise haklısın.
Ama yalnız kendin dosdoğru Yaradan ile birlikteysen; sen bu gün oruçlu olmasan da o biliyor seni.
Sen, fırıncı çırağının terini akıtırken emek verdiği pideyi yemeden önce alırken şükretmişsen.
Sen, bir ay değil yaşadığın ömrün boyunca az ya da çok eline düşen nimete şükür ve aza kanaat getirmişsen.
Sen, her ne olursa olsun asla sevmekten vazgeçmemişsen.

Zaten o taşların önünde açılan iftar sofralarına gerek yok, şimdikiler gibi;
Sen Eyüp’ünde
Ramazan’ında
Sünbül’ünde dostusun.

Dost, dostu can da arar.
Can perdesi ölü gibi dursa da.
Canana meyillidir.

Yaradan içine vermiş ise ne söz ne kelam kalır geriye.

Yaşar gider, insanlar iç içe.
Ama bilmezler ki;

Kim, kimin ruhunun derinliğinde…


Yine bir ramazan
Kısmetse bayram

Seyredelim cihanı ufaktan…

Ne düşerse payımıza,
Kıssadan
Şükredeceğiz el açıp mecburen acizliğimizden.

Ve ne görürsek görelim:
Yaratılanı hoş göreceğiz Yaradan dan.

Hiç yorum yok: