Hürriyet

1 Haziran 2011 Çarşamba

Sevmek Zamanı...

Sevmek zamanıdır, şimdi yaralı yüreklerin…

Bir kuytuya hapsettikleri güvercinleri uçurma zamanı.
Salınır gider, dertler…
Uzun yolculukların trenleri geçer gönüllerden,
Eski bir romanın başrol kahramanları gibi yolcular.
Savrulup giderken; zamanın tozları
Yuvarlanır gider umutsuzca bir düşün gölgeleri.
Kah bir rüzgar olur eser,
Kah bir umut oluverir,
Dolar yüreklere…
Taze açmış çiçek gibi açar gönüller,
Sevdanın koynunda büyür yeniden tohumlar,
Sevgi ile rahmetle.
Ay doğar
Güneş doğar
Yıldızlar kayar
Ve sonunda elbet gökkuşağı çıkar,
Tüm umutsuzluklar ardında.
Bir tespih dizisi gibi sıralanır mutluluklar…
Anlamazsın,
Kelebek gibi hafifçe konuverir ruhuna,
Bir bakmışsın gözyaşın gidivermiş,
Atmışsın solmuş bir entari gibi ruhunda ki girdapları;
Dökülüp de kalmış bir bacanın isleri gibi
Yarım yamalak
Silik
Dökük
Anıları..
Pencere açılıverir kendiliğinden;
Tanrı el verir sana
Üfler gönlüne muradını yeniden,
Göz açıp kapadığın salise kadar ömrünün,
Paha biçilmez köşesini dönmeye gelmiştir sıra.
Kostümünü giyersin,
Rolün için sahneyi seçersin.
Bir kır kahvesi
Kıyıya yakın
Önünde bir sandal
Üzerinde “hayat yaşamaya değer” yazıyor…
Şükredersin
Güzel bir nefes alırsın ve geleceğinin kırmızı kurdelesini kesersin…

Mutlulukla…

Hiç yorum yok: