Hürriyet

11 Haziran 2011 Cumartesi

İyi Günde Kötü Günde...


Sakin sakin çıkıyorum evden
Daha vakit var nasıl olsa.
Diyorum amma
Ne mümkün, İstanbul burası.
Yaklaşık yarım saatten fazla bir süre içerisinde ancak Şişli Evlendirme Dairesine gelebiliyorum.

Bugün çocukluğunu demeyelim de neredeyse genç kızlık dönemlerini çok iyi bildiğim o narin ve sevgi dolu kızımın evlilik günü.
Kendine eş olarak seçtiği kişi ile kutlama günü.
Ne kadar güzel ve özeldir nikah aslında.
Bugün erken geldiğim için onun nikahını beklerken üç nikah geçti önümden.
Kimi gelin pembe ayakkabılı.
Kimi lameliydi
Kimi heyecanlı
Kimi heyecansız
Kimi damat gözünün içine bakıyordu.
Kimi elele yalnız karşıya
Kimi de sadece kendilerine.
Memur beyin telaffuz ettiği gibi; iyi ve zor günlerinde yanında olmak için eşin olarak kabul ediyor musun?

Artık nikah merasimlerinde ki şarkılarda değişmiş:
Life is Life çalıyor yahu!
Hayır ben severim de ne alaka…
Ve Take my breath away!
İkisine de bayılırım da burada hiç aklıma gelmemişti.

Her neyse en öne yerleşip kızımın gelişini bekliyorum.
Evlat sahibi olup da bunu yaşamak çok daha zor olmalı.
Babamın niçin bütün gece ağladığını şimdi anlıyorum.

Ön koltukta otururken birden mezun olduğum lisenin müdürünü görür gibi oluyorum.
Yanıma doğru geliyor.
Hoca, ne işin var burada?
-Eee İlçe Milli Eğitim Müdürü’nün oğlu evleniyor ona geldim.
Kaç nikahı?
-17:30
Benim ki de. Vay be nerende nereye…Ama ben gelin tarafıyım.
Oturması ile kalkması bir oluyor zira yanıma Kaymakam’a yer vermek için kalkıyor.
Müzik değişik geliyor fondan ve bizimkiler geliyor.
Salon ayakta kalan insanlarla dolu.

Bir bakıyorum memur değişmiş Nikah memuru Mustafa Sarıgül !
Şahitler Milli Eğitim.
Kaymakam
Dört şahit.
Bizim gelin en önde beni görünce çok duygulanıyor.
Gözlerim yaşarıyor. Ağladım ağlayacağım. Onun geçmişinden bir izim ben.
Hayatlarımızın çakıştığı noktada çok güzel an.lar paylaştık beraber.
Huy olarak ve ruh olarak da bana benzer.
Umarım çok ama çok mutlu olursun diliyorum diye içimden geçiriyorum.
Mustafa Sarıgül konuşuyor.
Sonra bir şahit bey konuşmaya devam ediyor:
Evliliğin sürekli olması için üç kural vardır.
Buna uyarsanız devamlılığı sağlarsınız.
Birincisi:
Sevgi
İkincisi
Saygı
Üçüncüsü:
Sadakat
Sonra Mustafa Sarıgül mikrofonu alıyor:
Ne kadar güzel aileniz varmış ki sizi dostlarınız bugün bu kalabalık ile yalnız bırakmıyor.Herkese kolay kolay nasip olamayacak bir nikah törenindeyiz şu an ve size bir ömür boyu uzun mutluluklar diliyorum diyerek ilk bileziği geline takıyor.
Bu arada trafik yüzünden yolda kaldığı için geciken Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir geliyor.Bir memur, dört şahit konuşmasından sonra o da başlıyor konuşmaya.
“Yirmi iki yıllık evliliği sürdürmekteyim. Tek önemli olan aynı yastığa baş koymak değil aynı yola baş koymaktır. Aynı bakabilmektir dünyaya.”
Takı kuyruğu yaklaşık bir saat sürüyor.

Şimdi Topkapı da ki Sosyal Tesislere gidiyoruz.
Beşiktaş İlçe Milli Eğitim Müdürü’nün biricik oğlu evlenince; Mustafa Sarıgül,Mustafa Demir parti kimliklerinin ötesinde burada bulunuyorlar.
Mehteran takımının eşlik ettiği şarkılardan sonra; surlar içinde güne batarken gelin ile damat geliyorlar.

Her yer eğitimci.
Sanki eğitim toplantısına geldik.
Şöyle olsa; aşk ve sevgi toplantıları düzenlense.
Birlikteliklerin esası ve kalitesi seminerleri.
O zaman daha verimli, yüzleri gülebilen insanlarımız olmaz mı?
Güzel yemekler eşliğinde, damat tarafı Erzincan’lı olunca haliyle halay halay üzerine.
Davul zurna sonsuz.
Bir tek damat ile gelin dans müziği dışında başka bir müzik çalmadı.
Yemek yerken yunanca bir parça çaldı o kadar.
Atmosfer güzel.

Gelin salondan ayrılmadan içinde evlenme cüzdanı olan çantasını bana veriyor.
Tüm hazine bende.
Eskiden filmlerde çiçek atarlardı, kime giderse o evlenirdi.
Ben değiştirdim, taze evlilik cüzdanı kime gidiyorsa o en önce gidiyor…

Mutluluklar prenses.
Yolun açık ve sevgiden yana olsun
Birbirinizin kıymetini bilin.

Hiç yorum yok: