Hürriyet

2 Haziran 2011 Perşembe

Seni Sevgi ve Rahmetle Anıyorum...

Hangi Sen?

Ne kadar zaman akıverdi kum saatinden,

Dün gibi oysa
Bir gün öğlen tam on ikiye yaklaşıyordu saat.
Telefon çaldı, santral bağladı anneniz:
-Günaydın annem ne haber?
Ses bir tuhaf.
Ağlar ile ağlamaz bir ses, gariplik var
Bir yandan toplantı için hazırlıklar yapıyorum.
Annem bir şeyler söylemek istiyor ancak söyleyemiyor
Ben anlıyor ancak anlamak istemiyorum.
-Bir dakika ben ablamı arıyım.
Ben aradım diyor annem. O çıkıyor birazdan.
O zaman bende çıkıyorum( sanki çıkmamam gerekli)
İş var ya!
Her şeyden öte, ben başka an’dayım o an.
Kulaklarımın tıkanır gibi olduğunu hissediyor, eve gitmem gerektiğini söyleyip çıkıyorum.
Taksiye değil metroya biniyorum
Her şey normal sanki.
Kafamda yok canım! Diyorum. Kendi kendime. Eşime bile söyleyemiyorum.
O zaten meşgul.
Eve gideyim kontrol edeyim sonra,
Aksaray da inip, taksiye biniyorum.
Eskiden beraberce yaptığımız gibi çocukluktan bir an işte,
Taksi de radyo çalıyor, kafam bir tuhaf…
Hadi bu da ondan bana olsun diyorum, şakadır ya hepsi. Annem yanılıyordur.

Ne zaman bunalsam, ne zaman o şarkıyı olmadık yerde duysam gözlerim dolar sessizce.
Yüreğim ağlar…

Son kez konuşamama hasreti herkes gibi beni de paralar.

Bir an. Bir an için neler verir, herkes. Tüm sevenler.

Kıraç söylüyor:

“Bu sevda bir sürgün
Nereye gider
Nereye kadar be gülüm
Nerede biter
İçimdeki hasret düşer gözümden
Dayanmaz gel gör gülüm
Bu kadar yeter
Benden sana
Tek hatıra
Gülüşüm kalsın iki gözüm
Ağlama boşa
Benden sana
Tek hatıra
Öpüşüm kalsın iki gözüm
Harcama boşa
Bu sevda bitmez
Bitmez demiştim
Tükense de yaşar gülüm
Sürer demiştim
Kaybolan hep bizdik şarkılarda
Bu şarkıyla son bulur gülüm yarım kalanda
Benden sana
Tek hatıra
Gülüşüm kalsın iki gözüm
Ağlama boşa
Benden sana
Tek hatıra
Öpüşüm kalsın iki gözüm
Harcama boşa”

İşte o an kendime gelmeye başlıyorum.
Taksiden iniyorum,
Köşede ablamı görüyorum.
O bana, ben ona şaşkın bakıyoruz.
-Yanlış değil mi? Diyorum.
Kafasını sallıyor sadece.
Benim tepkimden korkar gibi suskun,
Çünkü o çocukluğumdan beri yalnız benim babam!
Sarılıyorum hemen yukarı çıkıyorum.

Onu yatırmışlar boylu boyunca
Canım…
Kıyamıyorum dokunmaya.
Keşke görmeseydim onu öylece
Ne yapabilirim sana, canımı versem sana şu an
Affet beni baba, babam bağışla tüm hatalarım için.
-Her şeyi hazırlamış. “Bunları beceremezler sen yapacaksın öğren” deyip bırakmıştı.
Evet, her şeyin çoğunu ben yapıyorum.
Onu indiriyoruz
Uğurlama seremonisinde bundan tam yedi yıl önce, bir yaz sıcağında ve doğum gününe bir hafta kala gönderiyoruz istemeden.
İşte o an makaralar boşalıyor.
BABAM !
CANIM BABAM…
Revamı hem de babalar gününe girecekken.
Şimdi;
Hayat biz henüz kalanlar için akmakta,
Ancak;
O kadar çok şey birikti ki sana anlatacağım.
Bazen hata mı yapıyorum ya da doğru mu diye sana danışmak istiyorum. Yoksun.
Sen gideli 7 yıl oldu.
Daha kaç yıl olacak bilmiyorum.

Seni arıyorum…
Türk bayrağında
Toprak sevginde
Vatan aşkında
Atatürk sevginde
Cumhuriyet sevdanda
İnsan sevginde
Sünbülde,
Çağla da
Papaz eriğinde
Fotoğraf sevginde
Şiir de ve aforizma da
Türk Sanat Müziğinde
Halk müziğinde
Beyinsizlere karşı tahammülsüzlüğünde
Yaratılanı hoş gördük, Yaradan dan ötürü deyişinde
İlla ki yaprak sarmasında
İlla ki Fenerbahçe’de
Son viraj da diplomayı kapmanda,
Dürüstlüğünde,
Doğruluğunda.
Her zaman haklı olmanda
Bu kadar olan biteni nasıl bilebildiğin konusunda
Muhtarlığında
Sürprizlerinde,

Hangi sen, ben?
Babam…
Hangisi?
Sanırım çoğu…
Bazen sigara içen birinin kokusunu duyuyorum, o an gözlerimi kapıyorum bir iki saniyecik seni duyabilmek için.
Ya da bayramlarda, özel günlerde tıraşlı adamların yanaklarına bakıyorum.
Koklasam asla sen kokmayacaklar.
Senin gibi ne gazeteyi yorumlayabiliyor erkekler,
Ne de senin gibi sıcak.
Tak tak ,diye içindekilerini söyleyemiyorlar.
Senin gibi güzel gülemiyorlar
Senin gibi bilgili değiller.
Evet, senin kadar içiyorlar yada sana yakın,
Senin kadar sigara da içiyorlar…
Ama hiçbiri sen olamıyor.
Yanlışların kadar sana belki çok kızmam lazım
Olumsuzluklar, olumlulardan fazla gibi gözüksede;
Ancak ben hala seni çok seviyorum
Bu sevgi nasıl bir sevgi, baba?
Sen göremedin saçlarımı sarı yaptım, görsen çok beğenirdin eminim.
Gerçi sen hangi halimi beğenmedin ki?
Can’ım…

Fenerbahçemiz şampiyon oldu.
Gündemi hiç sorma,
Kalkar küfür edip; yakıp yıkıp gidersin.

Ben aynı benim ama burada olsan anlatacaklarım çok.
Ameliyat sonrası geldin gördün, biliyorsun işte.
Misal karşılaşsak sana sarılıp önce ağlardım ama çok az belki toplasan iki dakika omzunda.
Sonra gülerdim, hemen konuyu değiştirirdim sen üzülme diye.
-Gel deli kız, gel deyip ellerimden tutardın.
Masamıza geçerdik, sen usulca sigara paketini açardın kenarlarını yırtmadan.
Sonra konuşurduk, oradan buradan
Hükümetten.
Her şeyden
Sıra bana gelince, ben susardım.
Sen, o yumuşacık ellerinle çeneme dokunup kafamı usulca kaldırır sorardın?
-Tamam da, sen den ne haber? Kendine bakıyor musun?
Ben susardım.
Sen, gözlerime bakar anlardın.
Ve kafanı sallardın
Bende anlardım…
DEĞİŞEN BİRŞEY YOK
SUSUYORUM ANCAK SENDEN BAŞKA ANLAYAN YOK…
BABALAR GÜNÜN
DOĞUM GÜNÜN
KUTLU ,MEKANIN NUR OLSUN

ÖZLEMLE …

Hiç yorum yok: