Hürriyet

8 Haziran 2011 Çarşamba

HUZURUM OL

Atıvermişiz kendimizi bir kıyıya…

Kıyı da bir yeşillik,
Bir güneş
Ve bir kayık.

Kayık, beyazdan.
Kürekleri mavi.
Denizde süzülürken o da su ile bütün oluyor…

Henüz hava ısınmaya yeni yüz tutmuş
Mahmurlu gözlerle bakıyor ve sen kürekleri çekerken usulca omzuna kafamı koyuyorum.
Off…
Ne kadar huzurluyum.
Meğer,
Ne kadar özlemişim dinginliği ve dinginliğin ortasında yalnız seni.

Sesin değil,
Fiziğin değil
Paran değil
Servetin değil

Seni özlemişim…

Kıyıdan demir alan beyaz kayığımız ; kenar kenar aşkımız gibi işleniyor.
Sazlıkların arasından geçiyoruz, kardeşçe.

Nasıl güzel bir; dostluk, arkadaşlık, yarenlik adını ne istersen o olsun.
Sen ile aramızda.
Huzur var senin yanında, ruhumda.

Nereden başlasam
Neyi anlatsam


Sussam da, gözlerine doysam…



Ve ya sen anlatsan tüm olgunluğunla, yaşamı.
Hayat da sindirdiklerin ile sindiremediklerini…

Çok mu benziyoruz? Yahut,
Hiç mi?

Neleri feda ettin
Ve ederdin…

Sen de unutmuş muydun mutluluğu?
Peki, şu an mutlu mu?
Nasıl geçiyor bir gün, bir an içinde yaşamın?

Akşam olmuş kayıkta…
Gün kırmızıdan turuncuya dolmakta…

Ağır ağır geçiyor sular.

Hava, bizden dingin
Su bizden,
Gök bizden…

Yıldızlar çıkıverecek belki birazdan.

Kalalım, lütfen biraz daha kalalım.

Beraber Ay Işığını doğuralım.

Öyle mutluyum ki senin yanında,

Sen, anlat ben dinliyorum.

Söylemek isteyip de söyleyemediklerini anlat mesela.
Yahut unutmaya çalıştıklarını.

Beraber güne açılalım.
Serinliğinde bir gölün,
Koynunda bir kayığın,
Biz,

Ne istiyorsak o olalım…

Hiç yorum yok: