Hürriyet

29 Nisan 2011 Cuma

Söz Ver...

Sağnak, sağnak yağsa yağmur…

Sağnak…Sağnak,
Çadırın üzerine,
Bir lamba ortada, bizler üzerimizde battaniye.
Ellerimizde çorba ya da kahve fincanları.
Baykuşların sesleri duyuluyor, çok uzakta değiller.
Dere on adım ileride,
Köklü ağaçlar çevremizde.

Çadır yeşil.
Lamba sarı.
Battaniyeler aztek işi.
Yerler kilim deseni.

Sohbet ediyoruz,
Oradan buradan.
Orman ve dağlar bu sohbete ortak sessizce.

Zaman akıp geçiyor, hafif çalan radyonun pili bile bitmek üzere.
Oysa biz sadece;
Birbirimizleyiz.

Neyi unutmuşsak söylemeyi, şimdiye kadar…
Neyi işitmemişsek,
Her şey adına.

Söz veriyoruz orada birbirimize,
Bir iken, biz olmaya.

Ne yalanlardan,
Ne öfkelerden,
Ne hinliklerden
Nasipsiz kalmamışsak
Tüm bunların inadına;

Söz veriyoruz orada birbirimize,
Gözlerimiz önce ve sonra ruhumuz.

El ele verebiliyorsak yaşam denen yolda
Çadırın üzerine düşerken yağmur taneleri,
Biz karşılıklı battaniyelerde sarılıp konuşurken,

Öylece…
Otururken,
Menfaatsiz
Seviyorsak
Oradaysak
O güzel iki köklü ağaç arasında;
Anlamışsak tüm çıplaklığı ile benliğimizi,
El ele,
Söz veriyoruz…

Şu tabiatın ihtişamı karşında,
Dünyanın güzelliğini bulmak adına
Söz veriyoruz biz…

Hiç yorum yok: