Hürriyet

11 Nisan 2011 Pazartesi

Hiç Kimseye...Bu yalnız senin Serenad'ın.

Renkler gibi.
Renkler gibi, düşerken gözlerin bir başka bakışa
Ve derinliği olmadığını bile bile süzülürse gözyaşların
Aslında bilmediğin
HİÇ KİMSEYE…

İnerken göğsünden o büyük yakarışın,
Uğultulu ızdırabı
Ve kucaklıyorsan
Aslında bilmediğin
Bambaşka bir yarını

Seviyorsa uzun zamandır sessizler seni,
İncitmiyorsa artık hiçbir acı
Kalbine saplanmış o diken bile, zararsızsa
Aslında bilmediğin
Belki de hiç bilmediğin
Yaşıyorum sanıp,
Söyleyemediğin
Bir an gelip, kendine bile itiraf edemediğin
Boşlukları dolduruveriyorsa şimdi bu müzikler
Bu hoş keman sesi
Bu gizli kalmış orkestra…

Ve ince ince iniveriyorsa ruhuna, yalnızlıklardan öte
Güzel sözler ve düşler…
Nehirler, şelaleler
Yeşillikler…
Kuşlar ve masmavi gökyüzü
Bir tutam papatya
Bir demet çimen, çıplak ayaklarının altında
Sevdiğin tüm güzellikler…

Yol yakın, gidebilirsin artık.
Çünkü savaşı;

Acıya acıya…
Ağlaya ağlaya..
Bağıra bağıra…
Üstüne basa basa.
Evet, sen kazandın.

Ve biliyorsun ki; artık çok ama çok daha güçlüsün.
Çünkü en güzeli, en doğruyu ve belki de en imkansızı seçtin.
Yolun açık olsun.
Artık, hayata bakmak da değil
Hayat ile dans etmektesin.
Bu Serenad ise yalnız senin için,
Sana teslim…
Tüm enstrümanlar eğiliyorlar, doğa eksikleri dolduracak tek tek…
Emin ol,
Hiçbir boşluk kalmayacak.
Ve yine bil ki;
Yolun sadece sevgi yolu olacak.

Hiç yorum yok: