Hürriyet

3 Nisan 2011 Pazar

Güzel Ülkemin Gelişememiş Beyinleri...

Ülkem Manzaraları…

Türkiye’de yaşıyorsan eğer her an renkli, renksiz her türlü anlık olayı duymazlığın olamaz.

İçimizi karartsa da, karartmasa da karışırız olaylar içerisine.
Kimimizi takside yakalar, kimimizi evde akşam yemeğinin en güzel kısmında.

Dinleriz, dinleriz.
Seyrederiz, seyrediriz de.
“Vah vah ! Yine mi?” demekten öteye gidemeyiz.

Çok merak ediyorum, gerçekten beyinlerimiz bu kadar mı çalışıyor?
Yoksa umursamaz mıyız toplum olarak.
Ki, bu kadar olabilir mi? Bu da ayrı konu.
Yoksa Rahmetli Aziz NESİN üstat doğru mu söyledi?

Adana’ da lise 2.sınıf öğrencisini, müdür odasına çağırıyor.
Sigara içenlerin isimlerini vermesini istiyor.
Öğrenci, bilmediğini söylüyor.
Önce müdür den tokat yiyor ve kafasını panoya vuruyor.
Sen misin gammazlık yapmayan…
Müdür, odanın kapısını kilitliyor.
Artık ne yaptığını Allah bilir?
Öğrenci ağlayarak anlatıyor sadece bu kısımları.
Erkek öğrencinin kafasına 3 dikiş atılıyor, şu an ev de raporlu.

İstanbul’da bir eğlence mekanından dönüşte, dört kişilik asansöre gece geç olduğu ve acele ettikleri için sadece on kişi biniyor.
Dördüncü kattan bodruma çakılılıyorlar.
Allah dan ufak sıyrıklarla atlatıyorlar kazayı.
Sonra bir orta yaş üstü bey açıklama yapıyor:
“Gençler, acele etmişler bir durum yok yani”
Sonra ambulans geliyor,
Aynı insanlar bu kez toplu olarak araca binmek istiyorlar.
Görevli alamam diyor.
Bunlar hala tartışıyor.

Gençler, nasıl genç ki? Yürümeye cesaretleri yok!
Güçleri yok.
Hadi bunu da bırakın beyinleri de mi yok?
Koskoca dört kişilik makineye, on kişi binebiliyorlar.
Şaka olmalı diye düşündüm haberi gördüğümde, gerçi bir nisan da geçti amma…

Ve,
Bomba vakka malumunuz;
Ö S Y M...
Bir türlü seçip,
Seçilip, yerleştiremiyoruz.
Yerleştirilemiyoruz.
Ne kıyak iş, şifreyi bil kazan.
Kazı kazan gibi yani.
Zaten gençler kolaycılığa alışmıyor mu?
Kolaydan para,
Kolaydan hayat,
Kolaydan aşk,
Kolaydan sözde evlikler...
Chat odalarında, Messengar yapraklarında.
Face to Face lerde
Canlı canlı
Ama ruhsuz mesajlar
Notlar…

Hikayeleri geri sarıyorum…

Toprlarsak;
Eğitim almamıza çokça gerek yok.
Sınavlarda deneme yanılma yolu ile eğer şifreyi bulursak hayatımız kurtuldu.
Kapağı atarız bir yere.

Alavere dalavere ile dümeni tutmayı öğrendik mi gerisi boş zaten.
Nasıl olsa okullarda; sanırım erdem,arkadaşlık,dostluk, adam satmama, arkadaşını bozmama,insan aldatmama gibi kavramlar verilmiyor.
Yani ilkokuldan başlayarak şu meşhur sınava kadar çocuklar mütemadiyen dershanelerde, okul kapılarında ancak ne öğrenirse çoğunu aileden alacak.
Deneme yanılma yapacak.
Aileden, okuldan ve hayat dan öğrendiklerini çarpıştırarak karar verecek.
Bir gün çıkacak karşısına
Bir tabela,
Dikkat, 4 kişiliktir!
İşte, hayat burada başlayacak…
Gerisi adeta ilmeği kaçmış bir kazağın sökülüşü gibi net ve açık olacak…

Ne mutlu…

Hiç yorum yok: