Hürriyet

5 Nisan 2011 Salı

Son CİGARA...

Son Sigara Yakmak Hayata…

Bir son sigara,
Bir duman ve
Bir nefese çekebileceğiniz kadar bir ömür topu topuna;
Hemen oracıkta yanı başınızda…

Nasıl? Nedir? Bu duygu tarif edilebilir mi?
İmkansız!

Ne doğumu bekleyen baba,
Ne evladını bekleyen anne,
Ne raporunu bekleyen hasta.
Ne de geçme notunu almak üzere olan bir öğrenci.

Bu bekleme anı, sonuçsuzdur.
Çünkü, noktalanmıştır artık ömrün yakacağın son sigarayla.
Öyle lezzetli gelir ki insana,
Sanki ilk dudağın değmiş o birazdan bitecek izmarite.
Tütün mü içini yakan yoksa çatır çatır yanan ömrünün son saliseleri mi?
Hangi ateş, elinde ki kordan daha ağır?
Ya da sıcak?

Sene,
1 9 5 3
4 Nisan .

Akdeniz’de yapılmakta olan, Nato Tatbikatından dönmek ve Gölcük’ e gitmek üzere yola çıkmış olan DUMLUPINAR ve 1.İNÖNÜ Denizaltı Gemilerinden; DUMLUPINAR , İstanbul yönünden gelmekte olan İsveç bandıralı Naboland gemisi ile çarpıştı.

Sabaha karşı yer, gök ve deniz bu can haykırışlara kulak kesti.
Eceabat sahili bile bu korkunç gürültüyü işitmişti.
Tam baş tarafından Dumlupınar darbeyi almıştı.
Elektrikleri kesikti.
Geminin baş tarafından su aldığını gören gemiciler hızla torpido dairesine geçtiler.
Oraya geçen süre zarfında da birçok arkadaşlarını kaybetmişlerdi.
2 2 / YİRMİ İKİ Denizci o odaya sığındı.

Gün ağarmaya başladığında; balıkçı tekneleri, Çanakkale ve Türkiye ayaktaydı.
Balıkçı teknelerinden biri batmadan önce atılmış olan haberleşme şamandırasını görmüştü.
Şamandıraya ulaşıldı. Şu not vardı:

"Deniz Kuvvetlerine bağlı Dumlupınar Denizaltısı burada battı. Kapağı açın ve denizaltıyla irtibat kurun."

Kapağı açtılar, şamandıranın içindeki ahizeyi kaldırdılar ve ümitle "Alo" dediler

-Cevap geldi.


“Buyurun ben Astsubay Selami”
Bilgi alındı, son durum hakkında.

O gece Eceabat Limanı Gümrük Motorunda görevli olan ikinci çarkçı Selim yapıyordu konuşmaları.

Selim Yoludüz, "Endişelenmeyin. Kurtaran yolda. Sizi oradan çıkaracağız" dedi. Astsubay Selami'nin cevabı, Selim Yoludüz'ün kulağına ve kalbine işledi:

"Ailelerimize selam söylüyoruz. Bizi kurtaracağınızdan eminiz. Vatan sağolsun..."

Kurtaran gelmişti ancak tüm çabalar ve…

Yardımlar çaresizdi.

Onlara nefeslerini idareli kullanmaları için birbirleriyle de konuşmamaları söylendi.

Şamandıranın başına gidildi.

Onlar son cigaralarını yakmışlardı.

Son sözleri “ VATAN SAĞOLSUN” du…

Geride bıraktıkları gözü yaşlı aileleri ve oradan kurtulan, o gün nöbetçi olmamasına rağmen görev yapan Astsubay Hüseyin İNKEYA anlatıyor.

Her sene onlar için düzenlenen anma töreninde ağlayarak, yaşamaktan utanç duyarak.

İşte, bizler böyle yürekli insanların çocuklarıyız…

O türkü ne zaman çalsa içim acır:

“ Ah bir ataş ver cigaramı yakayım
Sen, salın gel ben boyuna bakayım
Uzun olur gemilerin direği
Ah çatal olur efelerin yüreği”

Ve ne zaman Çanakkale’ ye gitsem ruhum başka yerlere gider gelir.
Orada yaşanmış tüm iniltileri hisseder ve azap duyarım.
Bambaşka bir hissiyattır bu.

Onun için
Çanakkale tepelerinde yazar :

İYİ OKUMAK, ANLAMAK VE ANMAK GEREK …


Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,
Gördüğün bu tümsek, Anadolu'nda
İstiklal uğruna, namus yolunda,
Can veren Mehmet'in yattığı yerdir.

Hiç yorum yok: