Hürriyet

15 Mayıs 2011 Pazar

ÇAĞATAY YOLDA EKİBİ ve BÜYÜKADA ÇIKARTMASI

Medeniyet acaba ne zaman gelecek şu ülkeme diye düşünüyorum?

Çağatay Yolda Ekibi ile davet ettikleri BüyükAda çıkartmasına gidebilmek için iskelede beklerken.
Vapur saatinin gelmesine yarım saat kala, nasıl bir hücum halinde sıraya girme de değil bir izdiham gürühu.
Ardından,bu kalabalıktan ötürü de vapur boş olduğu halde bu kez yetkililer kapıyı açmıyor.
Nerden baksanız on yahut bilemediniz on beş dakika gecikmeli kalkıyor.

Hava inanılmaz güzel.

Ada vapurunda Burgazada’nın yerlisi JetSki üstadı bir amca vardır.
Bilmem hiç rast geldiniz mi?
Ben hemen hemen denk gelirim.
Hayranlıklar izlerim kendisini.
Sizi bir yunus balığının vapur ile yarışması gibi; o yaşta jetskisi ile takip eder.
Heybeliye kadar, sonra yok olur amca.
Bu kez Burgaz’dan Büyükada’ya kadar, inanılmaz akrobasi hareketleri yaparak sabah sabah yolculuğumuza renk kattı.
Bu yaşta bu çeviklik bravo!

Bazen günün iyi geçip geçmeyeceğinizi hissedersiniz, güzel başlar yada tatsızdır öyle gider.
Sizlere de olur mu bilmiyorum bana ara ara olur?
O amcayı gördüğümde, alkışladığımda etrafımdakiler ıslık çalarken salladığım elime karşılık verdiğinde; yanı hislerimi hisseten insanların hala var olduğunu hissetim.
Gün güzel geçecek olmalıydı.
Amca hala, hayatın bazı detaylarını kafaya takılmayacak kadar kısa olduğunu söylüyordu.
Can diyordu.
Canan diyordu.
Ve ne güzel diyordu.
Baktım ardından …

Adaların her yerini hemen hemen bilirim, yalnız çok sevdiğim bir abim de davet edince kıramadım katılayım dedim. Epeydir kendisini de görmemiştim.
“Özledim seni kız nerelerdesin”
-Buralardayım ve geliyorum.
Hesapta üzerlerinde Çağatay Yolda tshirtlerini göreceğim diğer arkadaşları göremediğim için kendi kendime takıldım gidişte.
Arap ağırlıklı bir vapur içinde ki tuhaf koku ve medeniyetsizlik dışında her şey güzel başladı.
Meydanda ki saat kulesinin tam orta yerinde Ali ağabeycim ile buluştuk.
Herkese beni taktim etti. Yeni üyeler ile oldukça kalabalık bir gezi meraklısı insanlar ile tanıştık.Herkes gülümsüyor, ne güzel.
Herkes bir yerlerden gelmiş. İzmit’ den gelen bile vardı.
Rehberimiz Ali Bey bize ilk önce adanın meydanın da yer alan eskiden kumarhane olarak kullanılan otel den başlayarak tek tek ayrıntıları ile tarihi dokuyu anlatmaya başladı.
Geçen hafta malumunuz Hıdırellez olduğu için; Hıdırellez’in anlamı. Aya Yorgi nin Ayazmaların anlamı peşi sıra, yürüyerek Aya Yorgi başlangıç çizgisine geldik.
Tamam dedim kendi kendime bende ameliyat sonrası bir test sürüşü yapmalıydım, sanırım burası orası.
Valla yıllarca kendim, birçok akrabam ve dostumu,arkadaşımı getirdim.
Çıktım bu yokuşu yine dileğimi tutarak çıktım aynı 23 Nisan Paskalya töreni gibi izdiham var.
Bir de mülteci gemisi gibi hınça hınç yolcular yani biz şehirliler işgal edince adayı haliyle iğne atsan yere düşmeyecek vaziyetde.
Zirveye varıp da kendimize geldiğimizde; kimimiz piknik yapıyor kimimiz nefes almaya çalışıyor kimide benim gibi banka oturup sadece manzaraya bakıyordu.
Ali ağabeyimin bana da hazırlamış olduğu lezzetli sandviçleri yedikten sonra, kiliseye girerek bir mum yaktım. Dilek diledim.
Keyiflice ve güzel oksijenlerle aşağıya aynı yolu tekrar iniverdik bu kez kolayca, her zaman ki gibi.
Kestirme yoldan adanın eski mekanlarını anlattı rehberimiz Ali bey.
Eski yetimhanenin (şu anda devretmiş olduğumuz ) tarihi yapısı, özelliği ardından Çağatay bey ile birlikte yaklaşık 130 kişi olan gruptan kalanlar ile çok güzel manzaralarda fotoğraflandık.
Sonra dönüş yoluna girdik.
Büyükada’ya geldiğim zaman muhakkak dondurma yerim adet budur bende.
Sabah da rehberimiz Ali Bey bizlere; her ada da belli bir ünlünün yaşamış olduğunu bu adada Reşat Nuri Güntekin’inin ve Fenerbahçeli üstad Lefter’in evinin önünden geçeceğimizi söylediğinde çok heyecanlandım.
İnşaAllah görebiliriz, biliyor musunuz ben hep buraya geldiğimde bir gün onu görebilmek istemişimdir.
-Ben de.
Dönüş yolunda.Dondurma almaya giderken; kafamı bir kaldırıyorum
karşımda Ordinaryüs Lefter Küçükandonyadis durmuyor mu?
İnanamıyorum...
Allah’ım teşekkür ederim. Niyetsiz gelmiştim, gördüğüm ve bildiğim yer diye ama her şeyde bir hayr var derler.
Lefter karşımda…

Ali Bey’ide yanıma alarak yaklaşıyorum ki iki bey birden ayağa kalkıyor.
-Ben sadece geçmiş olsun demek istedim
*Tamam sorun değil, biz kalabalıksınız sandık maç var çok kalabalık grup geldi yoruluyor.

Oturmuş olduğu pastane gibi mekanın setine çıkarken, Ali bey’in ayağı takılıp düşüyor.
Lefter ayağa kalkıyor.
-Aman çocuklar iyimisiniz yavaş.
Önce ben, yer yer Ali bey konuşmalara eşlik ederek başlıyoruz:

*Efendim öncelikle geçmiş olsun. Biz siz hastanedeyken bile dua ettik. Doğum gününüzü kutladığınızda ekran başından sevgilerimi ilettim.
Ben rahmetli babamla sizi tanıdım Fenerbahçe eşittir, Lefter Küçükandonyadis.

Ve içimde ne varsa ona söylemek istediğim her şeyi söyledim.

Elini öptüm.
-Ali bey ve bana dönerek çok hastalandığını Yunanistan’a gittiğini şimdi biraz daha iyi olduğunu ve bu sözleri duymanın onu çok mutlu ettiğini ifade etti.
Son olarak;
-Allah sağlık versin, yine gelin ,yine görüşelim, burada olalım, konuşalım.
Dedi.

Nasıl kibar, o zarafeti hala üzerinde
Gözleri buğulandı, duygulandı.
Gezi bir yana...

Ben uçuyorum Lefter ve ben.
Üstelik aynı karede…

Allah’ım teşekkür ederim.

Peşimiz sıra gruptan
Lefter kim?
Sabah konuşma da duyan ve benim ardımdan gidip fotoğraf çektiren bir grup insan vapurda;"sizi sabah konuşurken duyduk, bir arkadaşımı aradım o çok değerli bir insan bana fotoğrafını alsana dedi bende çektirdim". Diye ifade kullandılar.

Yıllarca adaya gittim.
Her sefer diledim
Bu sefer oldu
Acaba diğerleri de olacak mı ? Bu onun bir işareti mi ?
Umarım öyledir.

Seviyorum
İstanbul’umu
Adaları…

Hiç yorum yok: