Hürriyet

24 Temmuz 2010 Cumartesi

Siesta Zamanı

Latin ülkeleri siesta yaparlar.
Yani öğlen uykusu.
Biz bunu sadece çocuklarda uygulayabiliriz. Hatta öyle anımsarız.
Çünkü millet olarak, hep aç bir toplumuz.
Latin ülkesinden birine ziyarete gidenlere ise alışveriş veya bir yemek molasında bile para kazanmanın önemli olmadığı o an orada görebilirler, çünkü her şartta o kepenkler iniverir.

Bugün bende siesta yaptım.
Çoğumuzun bir tatil köyünün içine tıkılıp sözde tatil anlayışımızı gerçekleştirirken uygulamaya çalıştığımız gibi.
Odası havuza bakanlar çocukların atlarken,zıplarken,şakalaşırken duydukları heyecanla çıkarmış oldukları sevinç naralarından uyuyamazlar.
Birde çocuklara söylenirler.
Tatlı bir uyku basar ama dalabilenlere ne mutlu.
Bazen bir çam ormanına yakın balkon camının kenarından hafif hafif sallanan ağaçlara bakarken dalarsın.
Yahut odanın sıcaklığında kliman yok ise oflaya puflaya dön sağa dön sola uyumak için savaş verirsin.
Bizler genellikle tatilde sözde dinlenmek için bir başka odaya kitleriz kendimizi.
Sanki insanlar evde uyuyamaz gibi.
Oysa büyükannelerimiz bizi “hadi şimdi eee.. uyu bakayım uyu da büyü “ diye sallayıp yatırırlar. Biz aynı hızla gözlerimizi kaparken uyandığımızda bizi bekleyen yoğurtlu bisküvi veya hiçbir muhallebicide emsali bulunmayan o muhteşem muhallebi ile bizi beslerler.
Süprizdir.
Yatakten alırken de beslerken de bitmek tükenmeyen gülümsemeleriyle bizi karşılarlar.
Tatlı tatlı büyürüz.
Peki büyüyünce ne oluyor?
Uyku değişiveriyor.
Her şey gibi…
Aslında uyumak hele vakitli vakitsiz.
Beynin yorgunluğu, bedenin istirahati ve ruhun yeniden güçlenmesi içindir birazda
Belki biraz kaçıştır.
Tüm yorgunluklardan,gönül kırıklıklarından,hayal kırıklıkları,aslında yanlış mı anlaşılmıştır, kavgalardan,ihanetlerden,yoksa anlayamamış mıdır hiçbir şeyi,hayatın anlamını kavrayamamışmıdır, taşlar yerinden oynamasa yine de bu olur muydu. Daha neler olacak.
Gelen hayat neleri de kucağında getirecek.
Ve beyin soruşturmaya başlar… Korkarak.
Neden ve Niçin ve Nasıl ve Ne zaman. Ne oldu da oldu …
Hayatı sorgulamaya başlar yeniden
Cevap bulamadıkları hep aynıdır esasında ve bilinen tek gerçek vardır.
Herkes bir şey ister
Hevesler,heyecanlar ama
Gerçek olan nedir?
Ne varsa, ne olduysa onun kafasına takılan en ufak ayrıntıdan en büyüğüne kadar beynin süzgecinden geçmeye mahkumdur.
Kim gerçek için vardır? Veya neden var olmak istemektedir.
Herkes alıp,kaçıp giderken gönül, büyükannelerimizin ki gibi koşulsuz hayatlar ister aslında.
Her daim her şartta sevgi bütünü olan. O bütünlüğü koruyan.
Kimi yorganı kafasına çeker.
Kimi denize dalmak ister
Kimi gözlerini kapamak…
Çünkü bilir ki; çok iyi yaşamıştır ki koşulsuz ve sonsuz olan yoktur, kendi hayatından başka.
Kimi benim gibi camdan yüreğe sahip olanlar da bugün uykuyu seçti.
Aslında devekuşu gibi kafamı mı gömüyordum, bilmiyorum canım sadece bir an yani bizim zamanımızla birkaç saat yok olmak istedi.
Karşıdan ne ce konuştuklarını anlayamadığım komşuların seslerinden birbirilerini uğurladıklarını, arabaya bindirdiklerini anladım.
Sonra çocukluğumda ki saf halim, saf bilincim gibi daldım uykuya nasıl uyumaksa 4-4.5 saat geçmiş. Aç yattığım için sanırım kan şekerimde düşünce uyumaya daha fazla etken olmuş. “Taze gevrek simittt” sesiyle gözlerimi açtım.
Ama hala kendime gelememiştim.
Bir kırıklık var üzerimde anlam veremediğim.
Ama şu yaz sıcağında her zaman ki tempomun dışında çıkıp evde dinlenmeyi seçmek en güzeli oldu sanırım.
Bir uyku belki kendime getirecek beni…
Belki ruhumun dinlenmeye fırsat bulması
Kimbilir ?
Kesin olan şu ki biran evvel yemek yemem gerek

Hiç yorum yok: