Hürriyet

13 Ekim 2010 Çarşamba

ÖZGÜRLÜK

700 m.69 gün. 33 insan.
Bu bir barkod numarası değil.
Bu insana değer veren bir ülkenin, bizim saatimiz ile bu sabahtan itibaren canlı yayınla dünya aleme verdiği insanlık dersinin özeti.

Tam 69 gün, 700 metre yerin altında mahsur kalmış Şili’li vatandaşlardan kah kurtulamazlar,kah altı ayı bulur, kah ölecekler derken çıkan tazminatlardan ortaya çıkan evli adamlarında hak istediği sevgilileri. Vesaire vesaire.

Dünya onları seyreyledi.
En azından içinden biraz olsun insanlık ölmemiş olanlar.
Onları yaşatmak için,ellerinden geleni ardına koymayan bir hükümet vardı.
Bir tünel hazırlandı. Özel kıyafet ve gözlükler. Bunlar tasarlanırken de bir yandan onlara moral vermek amaçlı kameralarla bağlantı kuruldu. Onlar kameraların kablolarına sıkıştırarak “biz burada iyiyiz merak etmeyin” diye ailelerine,sevdiklerine not ilettiler.
İçki haricinde tüm istekleri gerçekleşti ve beklenen şafak günü geldi.
Kısım kısım ayrıldılar.
İlk grupta daha sağlıklı duranlar, ikinci grupta tansiyon ve kalp hastaları.
Sabah mesaime başladığımda 2. çıkmıştı ve öyle gösteriler öyle söylemler yaptı ki değme ben diyen mikrofon budalalarına tur atardı. Görmek lazımdı.
İlk çıkan sessiz ve sakindi. Zaten ilk ve sonun tepkisi önemlidir hala üzerlerinde bir görev muhakkak vardır. İlk önce karısını sonra Cumhurbaşkanı’nı öptü.
Benim adamım Mario ikinci çıkan ise,onu beklemekte olan oğluna ve karısına koştu.
Hatıra diye çantasında kendisi ile birlikte dışarı çıkardığı taşları tüm basın mensuplarına ve orada bekleyenlere dağıttı.
Sonra propaganda yaptı. Halkı coşturdu.
Sonra sıra onlar için hazırlanmış özel odalara geldi. Karanlıktı gözleri uzun süre sonra ilk kez ışık göreceği için karartılmıştı.
Bir yanında eşi bir yanında oğlu özetle dedi ki :
“Bizi bir yıldız, bir artist gibi karşılamayın. (çünkü haklarında kitap çıkartacakları,reklam filminde oynayacakları söyleniyordu)Biz birer işçiyiz, görevimizi yaptık ve yapmaya devam edeceğiz. Buradan çıkarılacak ders her zaman güvenlik önlemlerinin yeterince sağlanmış olmasıdır. Bizi kurtarmak için çaba gösteren tüm görevlilere teşekkür ederiz.
Çok zor günler geçirdik ama Tanrı'dan ümidimi hiç kaybetmedim.Biz zorlu bir sınavdan geçtik.
Ve evden çıkarken bir daha ailemizi görebilecek miyiz hiçbirimiz bilmiyoruz. Bazen onlara sevgimizi, onları ne kadar sevdiğimizi söylemiyoruz. Aşk, dünyada ki en güzel şey aşk. Sevdiklerinize sarılın, bunu hissettirin”

Yurdumuza dönersek biz henüz utanarak yazıyorum böyle olaylarda ortaya çıkan cenazeleri bile toparlayamıyor. Üstüne üstlük; “madencilerin kaderi,madenciler güzel öldü”gibi tuhaf insana yakışmayacak söylemlerde bulunuyoruz.

Bir kısa empati oluşturulsa yerin dibinde 69 günden bahsediyorum.Asansörde 5-10 dakika kalmak veya gece yatarken karanlıkta uyumaktan değil.
Türkiye’de böyle olaylar karşısında yani ortalama 20 işçinin 55 saat kadar ( kurtarılmaya zaman sağlayacak kadar yeterli olmasa bile yine de iyidir) dayanabileceği sığınma odaları
elbet de var Şili’deki kardeşlerin kaldığı gibi ama topu topu 4 adet.
Bergama+Kastamonu+ Rize+ Siirt
Bunlar yüksek maliyetli işlerde değilmiş. Yani cep zenginleri ne zaman dışarı da kendilerinden başka insanlarından dünya denen yerde nefes aldıklarını kafaları dank edecek o zaman rant yerine refah düzeyi yüksek, yüzleri gülebilen insanlar oluşacak toplumlarda.
Ama Türkiye hala çok sevmiş olmalı ki bir zamanlar topraklarından yasakladığı rahmetli Cem Karaca ‘nın şarkısını dinleyip duruyor…
“ İşçiysen işçi kal”…

Hiç yorum yok: