Hürriyet

7 Ekim 2010 Perşembe

BAHÇE DOSTLARI...

Dostlar düşlerim hep
Katıksız
Her halinden sana kabul
Her halinde eksiksiz seni seven
Seni görmeyince, duymayınca merak eden,
Ve onlarla güzel bahçeli mekanlar da var olmak isterim.
Bu yaşıma kadar aldığım tüm darbelere rağmen insan olanı sevmekten vazgeçemedim.
Gülleri koklamayı sevdiğim kadar içime aldım insanları art niyetsiz…
Aldandım mı?Hem de çok.
İçlerinden pek azı kaldı; o bahçede benle oturabilecek.
Bahçeye bakacak,gelip geçecek çok. Olacak da ama oturabilen çok az kaldı.
Bugün usta Prof. Tarık Minkari’nin vefat haberini gördüm sabah sabah haber puntolarında.
Yine küçücük geçilmişti.
Böyle bir adama az değil miydi?
Öz dostlaırm dışında,
Düşlediğim bahçelerde bu insanlarla da oturmak istedim. Böyle dostlarım olsun istedim.
Bir ara dernek işleri ile uğraşırken bir ablam o kadar istiyorsan Aydın Boysan ile seni tanıştırırım demişti. Geçen hafta beraberdik içki içtik vs.
İnanamadım çok isterim diyebildim ama ilk kez yürekten o cesareti bulamadım.
Ben kimdim ki
Ve onların yanında ne söz sarf edebilirdim.
Bazen, ki çoğu kez susarım böyle insanların sadece konuşmalarını isterim. Öğreneceğiniz o kadar çok şey vardır ki.
Tarık Minkari,Aydın Boysan, Oğuz Aral,Türkan Saylan,Tarık Akan, Hayrettin Karaca, Münevver İlmiye Çığ,Hasan Pulur,Bekir Coşkun,Gürel Aykal,Ara Güler, Oktay Sinanoğlu’nun meclisinde olmaktan onur duyacağım insanlar.Bir kısmı nur oldu bile çokdan.
Daha var mı? Pek tabi vardır.
Şu an aklıma ilk gelenler onlar.
Zaten Aydın bey’inde çok yakın arkadaşı olurdu. Beraber kırmızıları çekip Karaca,Çığ,Miknari,Boysan bir program bile yaptılar. Şimdi yalnız Çığ ve Karaca devam etmekte. Ve Boysan bugün “benden beş yaş küçüktü önce benim gitmem gerekirdi kanser den beni kurtaran adamdır”diyordu ağlarak.
Ne kötü bir travmadır bir can dostunu kaybetmek...
En son Saylan’ın cenazesinde Teşvikiye’deydim.
Muhakkak orada da aynı hissiyat var idi.
Yemiş,içmiş ve hayatı sindirmiş olan insanların bakışları,sözleri ve yorumları çok farklıdır.
Bir kere her şeye sevgi ile bakarlar.
Hayat da sevgiden öte bir şey olmadığını çoktan çözmüşlerdir.
İster titri prof, ister küfeci olsun hayat insanı büyütür. Törpüleyerek büyütür ama aslen sen, eğer sen isen değişmezsin. Çünkü doğan izin vermez.
Şimdi gerçek doğa değişmekte.
Ne bildiğimiz değerler aynı,
Ne sevdiklerimiz, özenip ve de imrendiklerimiz.
Bir turfanda meyveyi bile unuttuk mazi oldu.
Bu gün vefat eden gibi;
Böyle insanlarda yok oldular.
Kaideler gidiyor.
Yani binalar çöküyor dostlar…
Mekanları nur olsun…

Hiç yorum yok: