Hürriyet

6 Mart 2011 Pazar

ÖZGÜRLÜK

Özgürlük

Denizin ortasında dökülmüş taş yığınlarından oluşan,bir grup taştan kalabalığın oluşturduğu DalgaKıran’ a karşı ,onu kırmaya çalışırız.

Köpük,misalidir.
Dalga timsalidir.
Ona kimi zaman martı,kimi zaman rüzgar yardım eder.

Çığlık çığlığa bağırır dalgalar…
Köpük köpük köpürür.

Bir hüzünlü dansın,mutlu dansçılarıdır dalgalar…
Her bir dalga,kırana vurduklarında;
Muhakkak ümitleri vardır.
Ve inancı,bir fırtınanın gelip onları kurtaracağıdır.

Durmadan ilerlerler…
Durmaksızın…
Yağmurlar yağarlar,
Fırtınayla kopar,kendinden geçer…
Tek arzuları vardır o taş yığınlarından sıyrılıp,denizin öbür tarafına geçebilmek.
Martılar da kimi zaman eşlik eder onlara,
Kimi zaman Karabataklar.
Martılar:
“Gel tutun kanatlarıma,uçalım buradan”dese de bunun imkansız olduğunu bilirler.

Ve nefes alabiliyor,sana bahsedilmiş olan organlarınla serbestçe.
Ve yiyebiliyorsak aynı şekilde
Ve görebiliyor,duyabiliyor.
İnsan olmanın tüm hazlarını yaşayabiliyorsak,
Yerini geldiğinde bunu bir tuvalde,bir fotoğraf karesinde.
Belki bir şiirde.
Bir romanda aktarabiliyorsak,kendimizden bir başka denize…
Fikrimizi paylaşıp,söyleyebiliyorsak aynı oranda.
Dinlemeyide unutmamışsak,
Saygımız her canlıyaysa.

ÖZGÜRSÜN!
Ne mutlu!

Susmak,
O soğuk volkan içinde yok olmak,
Nefes alamamaktır.
Yok olmaktır.

O zaman,
Taşlara çarparsın durmaksızın.
Hala ümitle denizin öbür yanına geçip;okyanusa kavuşmak istersin.
Her damla bir başka candır
Anlayana,

Kendini duyuramıyorsan,kimse seni fırtına da duyamaz zaten.

Kutsaldır çünkü ÖZGÜRLÜK!

Hiç yorum yok: