Hürriyet

21 Ağustos 2011 Pazar

Sevmişim...

Sevmişim…

Sevmişim dünyayı.
Dünyaya dar gelmemişim.
Çocukken de sıcakmışım, şimdide de.
Yani hiç değişmemişim…

Paylaşmak istemişim,
Varsın pir parça olsun lokmam.
Ayırt etmemişim, bölmüşüm.
Çocukken de böyleymişim, şimdide de.
Yani hiç değişmemişim…

Namert olmamış,
Hiç arkadan vurmamışım.
İnandığım ne ise; sonuna kadar arkasında durmuşum.
Gençken de böyleydim, şimdide de.
Yani hiç değişmemişim.

Meclislere girip beğenilmiş,
Kıskanılmış, yerle bir edilmişim.
Önce yari, sonra kendimi kollamışım.
İnsan aramışım hep;
Yani esasında özüm bu,
Hiç değişmemişim.

Sevmişim insanı,
Yüreğimi açmışım ama
Yüreğimi sadece biriyle paylaşmışım.
İnanmışım.
Öyle diplomaları çerçeveletip, pazar sabahları kurulup gazete okuyanlar gibi köşemden;
“Yaparsa yapsın” dememişim.
İhaneti affetmemişim.
Sevmek üç kişilik değildir, bunu daha minicikken öğrenmişim.
Olgunlaşmışım, aslında böyleymişim.
Yani hiç değişmemişim.

Özetle;
Vatan gibi yari,
Yar gibi toprağımı da sevmişim.
Sakınmışım çer çöpten her daim.
Netice de ben bir “hiç”mişim.
Seçimde mi hata etmişim?
Değişmemekte mi?
Aslında “öz” de bir olmak buymuş ben anlamış, diğerleri lal olmuş.
Nihayetinde ben hiç değişmemişim…

İyi ki de değişmemişim…
Sevmişim…
Sevmekten yüce başka, hiçbir şey ama hiçbir şey olmadığını anlamış; çoktan tur bindirmişim…
Esasında aynıyım dostlar,
Bakıyorum da yüzümde çizgilerime
Ben hiç değişmemişim…

Sevmişim…

Hiç yorum yok: