Hürriyet

4 Aralık 2010 Cumartesi

Eğitim Şart

Sağlam Kafa
Sağlam vücut da bulunur diye boşa dememişlerdir sanırım.

Bugün tesadüfen öğrendiğim bir sergiye katılmaya karar verdim.
Beden,Zihin ve Ruh sağlığı. Naturel bir seminer…

Harbiye Askeri Müzesi içerisinde Cuma gününden beri sürmekte olan seminerin yarın son günü.
Alabildiğine kalabalık içerisi.
Böyle sağlık konusu olunca hep ilgimi çekmiştir.
Ancak içerisi taşlardan,otlardan geçilmiyor.
Güleceğim geldi bir an.
Şu şifalı su
Şu şifalı taş.
Aslında şifa kaynağı çağlıyor insan içinde
Bir ben var benden içeru diye boşa dememiş koca Yunus.
Neyse böyle kısa çalışma gruplarının olduğu bir salona giriyorum.
Yağmur yağar diye kat ve kat giyindiğim için ter içerisindeyim.
Önce bir bey geliyor
Adı Victor Ananias
Kendisi doğal yaşam savunucularından ve muazzam bir elektriği var. Her ne kadar salondakiler yarım saat dinleme zahmetine katlanamadılarsa da o hiç moralini bozmadı.
Ne kadar güzel konulara değindi ve onu dinledikçe aslında ne kadar doğru yaşamakta olduğumu fark ettim.
Çevreye zarar vermem.
Kullanmadığım her elektrik düğmesini kaparım.
Arabam yok
Uçağa hemen hemen hiç binmem
Makyaj yapmam.
Az tüketirim her şeyi.
Vs vs…
Doğru yoldayım,daha bir çok ayrıntı
Bizim gibi insanlar genelde dışlanır çoğunluk tarafından,her şeye rağmen ben benimle bu hayatı paylaşmakta olan her canlıyı seviyorum.
Kuşlarıma yemek verebilmekten mutluluk duyuyorum evime gelen bir dost kadar.
An dan bahsetti o da;aslında yaşarken bir meyvenin çekirdeğine bakmadığımıza onu dışladığımıza.
Yani bir tatil yerine gittiğinizde hele bu bir çiftlik yaşamı ise orada tanıştığınız köylü,köylüden aldığınız bir ürün onu onurlandırmakta.
Köylü en değerli insandır dedi mesela. Muhteşem.
Anlattı anlatı aslında hepimizin ayrı ayrı hayata bakış açısını gösterdi.
Hayat dan geçerken; nerelerde çekirdek bırakıyor.Nerelere iz koyuyoruz.
Yoksa geçerken bir daha tanınmamak üzere sadece tüketiyormuyuz.
Çok keyifliydi.

2.Etkinlik ise;
Onomotoloji denilen İsim Bilimi
Kemal Haluk Cebe adında son derece sabırlı (koskoca bir salonun özellikle kadın ağırlıklı tüm sorularına titizikle cevap verdi)çok şeker bir beyefendi.
Uzun yıllardır bioenerji ve bu iş ile ilgileniyor.
Efendim bu işi her zaman ki gibi Çinliler ilerletmiş
Osmanlı zamanında ilgilenen Hurifiler varmış ancak onların hazırlamış olduğu kitaplar yakılmış.Kendilerinin derileri yüzülmüş,davul yapıp çalınmış.
Yani Ortaçağ da cadı ibaresi alanlardan pek farkı kalmamış
Şu an onların bilgileri,araştırdıkları elimizde olsa Matrix e takla attırırdık diyor.
Herkesin enerjisi gibi isimlerinden frekansı olduğunu söylüyor.
Mesela A,İ leri olan isimlerinde Şanslı
Çok fazla E olanlar biraz riskli
Ü ler şansız
U lar çok mücadele ediyorlar ama sonunda ulaşıyorlar.
Vs bu uzayıp gidiyor…
İlginç bir etkinlikti kısa kesiyorum epey bir ayrıntı var bende ad ve soyad olarak tamir gereken grupta yer alıyorum.

3.Etkinlik ise;
Seda Bağcan adında çok sevimli ve içten bir hanım efendiydi.
Kendisi uzun yıllar müzik eğitimi aldıktan sonra Mantra müziği yapan,10 yıldır Almanya’da yaşayan bir hanım.
Yani filmlerde görürdüm de inanmazdım bize bir seans yaptı orada Hint inanışına göre bir şarkı ancak kendiside söylüyor bize bildiğiniz bizim Esmaül Hüsna açılımları gibi.
Yalnız benim gözümden yaş geldi yaparken ki bu iyi bir verim olduğunu gösteriyormuş.
Ruhum biraz temizlenmiştir umarım.
Yani bu aralar hayırdır tam en son izlediğim Julia Roberts’ın Ye,Sev,Dua Et filmine döndüm.
İtalya
Hindistan Mantrası
Ve
En önemlisi Aşk
Sıra ona geldi mi nedir?

Laf aramızda aşksız olur mu hiç?
Aşk yemek yerken de,sabah güne başlarken de lazım.
Aşk umut demek zaten…
Aslolan sevgidir kalplerde.
Ve sevgiyle kalın.

Hiç yorum yok: