Hürriyet

4 Aralık 2010 Cumartesi

Ah Nasıl Bekliyorum Seni...

Nasıl heyecanla bekliyorum seni.
Tanımıyorum,
Tanımanın heyecanı içinde sıkı sıkı tutuyorum nefesimi.
Neler saklarsın içinde,dilin nedir?
Kolay mı anlaşırız senle?
Kim bilir bunca yıl kaç hayat gördün?
Kaç insan tanıdın?
Her insan da ne tür davranış.
Yalnızdın anladım,
Ben gelene kadar.
Nasıl kavuştu gözlerimiz birbirine.
Hangi tozlu zamanın hatırasısın bana,
Hangi düşlerin,derin merdivenleri.
Hangi hayallerin gerçeği.
Hangi zamanın gizemisin?
Ne renksin?
Seni heyecan ile bekliyorum,
Sana kavuşmayı.
Küçücük bir zamanda yaşıyorsak ayrı zaman dilimlerinde,
Elbet kavuşmak da olacak.
Benden gidene kadar.
Şunu bilmelisin ki;
Bana gelen kolay kolay gidemez.
Ben gitmem,gidemem
Şunu bilmelisin ki,seni hiç terk edemem.
Nasıl heyecan ile bekliyorum,
Sana kavuşabilmeyi.
Hangi zaman diliminin hatırasısın bana,
Kimlerden geçtin de,
Gözyaşlarını sakladın için için sarı yapraklarına,
Sonbahar yaprakları gibi düşerken
Nasıl da göz göze gelebildik seninle,
Seni gören gözlerime şükür.
Sımsıkı tutuyorum nefesimi,
Heyecanla ve coşkuyla.
Ah,nasıl da heyecan ile bekliyorum sana kavuşmayı.
Merak etme bana güvenebilirsin,
Son nefesime kadar seninim.

Evet, bu sözler yanlış anlaşılmasın beklenen bir kitap için.
Efendim güzel memleketimin bir ücra köşesinde sağ olsun internet aracılığı ile bir kitap buldum.
Önemi …….ülkesinin devlet kütüphanesinde bulunan eserinin bir diğer kopyası olması
2.önemi ise tam 90 yaşında olması…
Daha ne olsun!
Böyle bir şey için heyecan duyulmaz mı ?
Hele işin içinde kitap var ise,
Okuması ve anlaması bol günler dileğimle.

Hiç yorum yok: