Hürriyet

11 Mart 2010 Perşembe

BAŞIMIZ SAĞ OLSUN


Çocukluğumdan anılar canlandığında babacığımın özenle aldığı kıymetli gazeteleri okurken ısrarla bize gösterdiği bu karakter ve bazı köşe yazarlarının yazılarını üzerine basa basa bizlere okumasını, bizde çocuk kafamızla doğal olarak sıkıldığımızda “dinleyin bunları iyi dinleyin”dediğinde anlam veremediğimi düşündüğümde şu anda ne kadar anlamsızlık yaptığımı anlıyorum.

Nur olsun mekanın babam !
Ne doğru adammış sen !
Daha da büyüyorsun gözümde...
İşte sen büyüdükçe senin bizlere vermiş olduklarında büyüyor gizlice
Yani etrafım çoğunluklar gibi bön bön değil
Dolu dolu,sindire sindire katkım olarak paylaşıyorum hayatı benle var olanlarla
Senin gibi üstad Turhan Selçuk’un mekanın ışıklar içinde olsun...

Abdülcanbaz
O her çağda halkın özlemini duyduğu, hayallerinde yaşattığı efsanevi bir tiptir. Bazen masal dünyalarında, bazen günümüzde sürdürür yasantısını, bazen de uzayı adımlar...
Halkını seven her dürüst ve namuslu kişide az çok Abdülcanbaz'lık vardır. Dürüsttür, cesurdur, akıllı ve zekidir. Yakışıklıdır, çelikten kaslara sahiptir. Bu üstün niteliklerini daima iyinin, haklının, ezilenin yanında; sömürücülere, zalimlere, namussuzlara karşı kullanır. "Osmanlı tokadı" ile ün salmıştır

Abdülcanbaz, 1957 yılında Turhan Selçuk tarafından Milliyet gazetesi için çizilmeye başlanan çizgi roman ve çizgi romanın baş kahramanıdır.
O yıllarda Milliyet gazetesinde yarım sayfalık yabancı bir çizgiroman vardır. Abdi İpekçi, Turhan Selçuk'tan israrla bu çizgi romanın yerlisini ister. Turhan Selçuk, mizah yazarı Aziz Nesin'den yardım ister.
Aziz Nesin, hilekar ve düzenbaz bir turist rehberi tipi yaratır. Bu üçkâğıtçı adama "Abdülcanbaz" adını takar. Birinci öykünün yayını bitince, Aziz Nesin diziye devam etmek istemez.
Turhan Selçuk, bunun üzerine Rıfat Ilgaz'dan yardım ister. Bir süre sonra Rıfat Ilgaz'dan gelen senaryolar da aksamaya başlayınca, Turhan Selçuk, diziyi kendisi yazmaya başlar. Bu, düzenbaz Abdülcanbaz tipinin değişmesine, yeniden yaratılmasına neden olur. Abdülcanbaz, düzenin düzensizliğine ve bu ortamdan doğan ahlaksız, namussuz, utanmaz, arlanmaz tiplere karşı savaşan bir semboldür artık.
Abdülcanbaz, yaratıldığı tarihsel dönemden de çıkarılır. Artık hikâye, Osmanlı döneminde, Kurtuluş Savaşı'nda, uzayda, Eski Mısır'da geçebilir.
"Ben Abdülcanbaz'ı kahramanlık ötesi kaba kuvvetten güç alan, yozlaşmış bir çizgiroman türünden ayırıp arıtmak istedim. Bir roman ya da bir hikâye anlatımının sanat değerini katarak bunu grafik sanatın çizgi gücüyle de besleyerek kişiliğini bulması yolunda çalıştım." Milliyet Sanat, Aralık 1972
İçerikte bunlar olurken, Turhan Selçuk'un çizgi üslubunda da belirgin bir farklılaşma başlar. Çizgiler sadeleşir, grafik düzeyi artar.
"1950 sonrası, Saul Steinberg bir hamle yapmış, grafik mizahı Avrupa'dan Amerika'ya kadar götürmüştü. Avrupa'lı karikatürcüler, onun açtığı yoldan yeni mesafelere ulaşmaya çalışıyorlardı. Bu yeni yolda kişiliğimi bulma çabasına yönelik çalışmalara başladım. Önceleri yuvarlak çizgilerle çalışıyordum. Sonra çizgilerimi köşeleştirdim. Daha sonra yuvarlak ve köşeli çizgileri birlikte kullanmaya başladım. Bir ara çoksert, çok düz çizgilerle çalıştım. Ama sadelikten hiç ayrılmadım." Adam Sanat, Aralık 1985
Abdülcanbaz, uzun yıllar Milliyet, Cumhuriyet, Akşam ve Yeni İstanbul gazetelerinde yer aldı. Yetmişli yıllarda Mehmet Benli, seksenli yıllarda da Milliyet Yayıncılık tarafından albüm olarak yayınlandı. Turhan Selçuk, 1987'de Abdülcanbaz'ı emekli etti. Ancak 1994 yılında, ısrarlar sonucu tekrar çizmeye başladı.
(Bilgiler Vikipedi’den alınmıştır)

Hiç yorum yok: