Hürriyet

1 Kasım 2011 Salı

Hayat Hikayeleri...


alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5670097283764340162" />






Hayat Hikâyeleri

Hayat hikâyelerimiz, aslında çok farklı görünse de netice de benzerler birbirlerine.
İçinden yüklü bir tren misali, duygu geçmiştir.
Yükleri yağmuru indirmiştir.
Sevdanın yalan olduğunu haykırmıştır, çalan o son siren.

Onun ufacık gözlerine bakıyorum.
Bir siyah zeytin gibi bereketli ama toprağından koparılmış kadar hüzünlü.
Yanında oturan, ağzında dişleri olmayan ama çok da yaşlı sayılamayacak bir kadın tutuyor onu ellerinden.
Ama o durmuyor,
Çocuk işte oynamak, zıplamak istiyor.
Kadın dayanamıyor, kaldırıp bana doğru çeviriyor yüzünü.
Göz göze o an geliveriyoruz işte.
O masumiyetle.
İki küçük elde, ufacık narin parmakları ile bana bakıp “gel” diyor.
Çocuk ağzıyla kelimelerde kendisi kadar şirin.
Çantamı açıyorum ne versem diye, otobüsün sırtımızı dayadığımız bölümünden sarkıyor.
Ben aradıkça torba gibi çantamda o da bana yardımcı olmak istercesine bir dikkat bakıyor.
Yanındaki kadın:
-Çok yaramaz diyor
*Akıllı çocuklar yaramaz olurlar.
-Bak teyze sevdi seni.
Çocuk gözlerime bakıyor, o ufacık iki avucunu masum dudaklarını götürüp sonra bir buse ile bana geri gönderiyor.
*Canım benim, benden sana kocaman sevgi. Ama senin ellerin buz gibi.
-Geçen gün yüz milyon verdim mont aldım, yirmi milyon verdim hırka aldım ama giymiyor çok yaramaz.
*Siz sürekli böyle derseniz olmasa da olacak sonunda.
-Nasıl?
*Sevin onu sevin.
-Ah sen bilmiyorsun çok yaramaz. Fırlama fırlama
Çocuk da kendi lisanı ile fırlama diyiveriyor hemen.
Çantamda bulduğum, iki gündür öğlen arasında yerim düşüncesi ile sabah akşam işe gider gibi çantamda yolculuk yapan mandalinayı bulup veriyorum.
Sedanur bakıyor öyle, inceliyor.
-Teşekkür et teyzeye
*Yok teşekkür edecek bir şey yok.
Bir yandan çantamı karıştırıyorum geçen sabah pastaneden bana hediye ettikleri o köpek oyuncağı arıyorum .Çok şirin bir anahtarlık.
Bulup uzatıyorum korkuyor.
-Korkar o elleyemez
*Korkma bak o da senin gibi cici
-Korkar korkar
*Korkar derseniz korkar söylemeyin şöyle
Bak cici bu senin gibi, sev onu sen bu akşam yatacaksın buna sarılıp.
Bakıyorum elliyor, sarılıyor sonra kadına doğru uzatırken kadın hemen
-Korkar çok korkar zaten köpeklerden
*Bakın söylemeyin şöyle zaten bu köpek değil oyuncak, bırakın alışsın.
*Sev bak ben seviyorum ne kadar güzel, ne kadar cici.
Sen nereye gidiyorsun Sedanur?
Kadın:
-Beyoğlu’na
Birden duruyor, afallıyorum.
Nasıl yani sorusunu sormak için dilim değil yüzüm çok iyi ifade etmiş olmalı ki kadın hemen,
“Beyoğlu’nda kimsesizler evi var ya. Hah biz orada kalıyoruz”
İçim nasıl oluyor nasıl anlatamam.
Bir yanındaki kadına baktım,bir malum beklenen geleceğine...
Kapıp götüresim koynuma sarıp ömrüm boyu sevesim aktı içimden
Elden ne gelir...

Bana öpücük yolluyor,
Gülümsüyor.
Ön koltuğun arasından bana gelmek istiyor.
Sümükleri yüzünde kurumuş, elleri buz.
Ablası oje sürmüş parmaklarına kırmızı
Yarısından çoğu silinmiş.
Yazarken bile içim ağlıyor gözlerim doldu yine.

Henüz üç yaşında…
İki gündür ağzıma limonata tadı geliyor, sebebini çözemiyordum buldum.
Hislerim ne kadar derin bugün bunu daha da iyi anladım.
O henüz limonata bile içememiştir.

Eskiden bir mendilci teyze tanırdım.
Yarim bulmuştu. Fark etmişti.
Sokakta kimsesiz tek başına; bağırmadan, ağlamadan, sızlanmadan utanırcasına boynu bükük kağıt mendil satardı.
Yarim ile bizi çok beğenir, ondan her alışveriş yaptığımızda dua ederdi.
-Siz çok iyi insanlarsınız. Allah’ım sizi hiç ayırmasın…

Benim Sedanur için duamda, kaldırımda ki mendilci teyzenin duasından farklı olmayacak.
İster tercih de,
İster yazgı

Önüne bilemediğin, hiç göremediğin belki de başkalarınca sen hiç bilmeden tasarlanmış koca bir kaya.
Takılıyor ve dibe iniveriyorsun.
Her dibin bir çıkışı elbet var çünkü nefes alıyorsun.

Ancak o yazgıyı yada tercihi maalesef değiştiremiyorsun.
Sedanur’da sadece bana ben inerken seslendiği gibi:
“Ditme” diyecek. Ve aç olduğu için sevgiye bir umut bekleyecek, başını gerçekten sevecek bir eli.

İşte yazgı yeniden devreye girecek
Ya gülecek
Ya üzülecek

Umarım ömrü boyu gülenlerden ve mertlerden olur…

Kimsesizlere gitsin…

Hiç yorum yok: