Hürriyet

14 Kasım 2011 Pazartesi

Esin Esin...

Kayıp giden yıldızlar…

Kayıp gidenler, hayatımızdan çoğaldıkça.
“Ben böyle hayata, hayat mı derim?”
Öyle yorumluyor o güzel sesiyle esin esin…

Sevdiklerimiz yaprak gibi düşerken yere…
İşte Halil bey diyor ya: “ Derdi nedir bu sonbaharın?”
Derdi yok aslında.
O da vazifesini ifa etmekte. Dünya üzerinde, her iyi ve her kötü gibi…
Sevmedim, sevemedim bir türlü şu kasım ayını.
Kasım uğurlananların ayıdır.

Gerçek mana da.
Aydın.
Çağdaş Türk kadını.
Kimsesizlerin meleği.
Sokak çocuklarının annesi.
Barış elçisi.
Müziğin notası.
Hocası.
Sanatın her kolunda başarılı üstün bir yetenek.
Türkiye Cumhuriyeti için acı ama gerçek bir kayıp.

Böyle değerler aramızdan ayrıldıkça;
Biraz daha anlarız çıplaklığımızı.
Cehaletimizi.
Ne kadar boş işlerle ömür geçirildiğini,
Ve dünyanın aslında nasılda yokuş aşağı iğrenç bir uçuruma indiğini.

Bizlere folk müziğini tanıtmış.
Ruhi Su’dan tutunda, Aşık Veysel’e
Oradan Nazım’a a kadar.
Bir sürü ama bir sürü güzelliği bize katan bir değer.
İnsanlığın acı günüdür,bu gün.
Sanatın acı.
Ve sevginin sustuğu gündür…
Kim bilir bir daha ne zaman gelir senin gibi biri?
Işıklar içinde kal güzel insan.
Seni çok ama çok sevdim.

Hiç yorum yok: