Hürriyet

13 Eylül 2011 Salı

İSTANBUL VE ENRİCO'yu SEVİYORUM...


Gitmesem, eksik mi kalırdım.
Kesinlikle…

Hava hafif serin, ısırmıyor ama sarhoş edecek cinsten.
Gökte bir dolunay.
Muhteşem.
Konser salonu henüz boş.

Kendime hazırladığım iki saat öncesi kokoreç keyfi sonrası, sindirmelerim devam ede dursun.
Eski yazlık sinemaların izini taşıyan o, alaska frigolardan satın alıyorum hemen.
Tadı bozulmuş.
Ama sahneye birazdan çıkacak ve yetmişüç yaşında olmasına rağmen; aynı aşk ve sevgi ile şarkılarını,hislerini paylaşabilen bu adamı görmesem olmazdı.
Son gün, son 20 koltuktu.
Yanımdaki beyde aynen benim gibi almış.
Yaşdaşız, benden bir iki sene küçük.
Dolayısı ile üç kuşak hemen hemen oradayız.

Yani Cezayir Asıllı şu meşhur Enrico Macias... ile efem.

Aman yarabbim yılların yüzyıllardır üzerimde kurmuş olduğu baskı nihayet diniyor bu akşam.
Bu akşam Akdeniz’in buram buram tutkusunu.
Aşkını,sevgisini,bitmeyen sevdasını koklayacağız.
Yıllardır dinlemek istediğim bu sürme gözlü adamın, saçlarına onca ak yağmış olsa da.
O elli yıldır aşık olduğu Türkiye’ye doyamasada.
Kaybettiği eşi ile hep geldiği bu ülkeyi evi gibi gören yüreği ile bize şarkıları okumaya başlıyor.
Bizim kuşak bazıları Ferdi, Orhan baba dinlerken ben nedense bunu tercih etmişimdir.
Tutkulu bir sevdam vardı bu şarkıcıya.

Onun yıllar sonra (1997) Barış ödülü alması beni bağlamıyor ben demek ki taa o zaman onun o yüreğinin ışığını hissedebilmişim.
Şu an kendini Barış ve Sevgiye adamış olan bu insan.Bence mükemmel bir sanatçı.
Onun elli yıl önce Türkiye’ye gelişi ile kimler kazanmadı ki:
Nilüfer,Tanju Okan,Seyyal Taner,Selçuk Ural,Ferdi Özbeğen,Erol Evgin,Ayla Algan..Yeliz, Ajda Pekkan,diye gidiyor.
Hangi şarkılarımı getirdi:
-Hoşgörsen
-Bu ne dünya kardeşim
-Arkadaşımın Aşkısın
-Olmaz olsam
-Aşka veda

Yurt dışında: Zingarella,La Guitare,Aie Aie Aie,Le Femme De Mon Ami, Solerecara…

Ah bu güzel buğulu sesli adam, süprizler de hazırlamış.
Önce Yeliz geliyor.
“Bu ne dünya kardeşim seven sevene” ile düet yapıyorlar.
Ardından Selami Şahin geliyor, onun bestelediği ve yeni albümüne aldığı eseri önce şiir olarak okuyorlar.Türkçe ve Fransızca ardından; “ İSTANBUL SENİ SEVİYORUM”şarkısı geliyor.

Kendini Cezayir’e yerleşmiş Osmanlı Ailesinden geldiği için, hep Osmanlı gören bu adam tam bir Türk aşığı.
2.Beyazıt’ın İspanya Yahudileri sürülürken kendilerine açılan kapılara tarihe hakim.

Allah’dan yanıma denk düşen bey Fransızca biliyor da bana tercüme ediyor bir yandan.
Bu muhteşem hava,
Muhteşem dolunay karşısında, yakıyorum bir cigara efkarlandım iyimi
Taa gençliğime gittim.
Nereden baksan 22 yıl öncesi belki daha eski; bu konserlere/konserine ne çok gelmek istemiştim.Ya para uymamıştı ya ne gerek var denmişti.
Şimdi ne gerek varları sildiğim için; yaşamın bana armağanlarının melodisini dinliyorum ağırdan harikalar…

Ve şarkılar geliyor
Harbiye Açık Hava yıkılıyor.

Komşu şikayet etmiş.
Çamaşır makinem bozulmuş
İznimi kullandırmıyorlar

Hay anasını sizi mi düşünücem
Az kaldı bir bakmışsın atmış tepem; tası tarağı toplayıp uzamışım kimselere haber vermeden.
Ay benim
Rüzgar benim
Sevgi benim
Şarkılar hep benim zaten
Mana ya mana kattıktan sonra, sizle işim ne benim…

Yaşa be Akdenizli…

Hiç yorum yok: