Hürriyet

20 Ekim 2011 Perşembe

MEMED'ime...

Kurup en güzel örtüler üzerine;
Peynirim Çanakkale’mden
Çiğköftem Doğu Anadolu’mdan
Balığım Karadeniz’den
Bin bir çeşit otlardan mezem, Ege’mden
Nar ekşili salatam Antakya’mdan,
Topiğim Ermeni’den
Lakerdam kimden,
Sarmalar Rum’dan
Pilav Çerkez’den
Rakım İstanbul’dan
İşte TÜRKİYE!
Biz, çok çeşitli bir mutfağın muhteşem sofrasıyız.
Demleniriz birbirlerimizin kültürlerinde
Keyif alırız,
Can değil!
Sevgi veririz…
Muhabbet vardır, çıkarsız sofralarımızda.
Şimdi bu şarkıyı dinlerken
Çok efkârlandım çiçeklere…
Bizim çiçeklere,
Canlara.
Yaşayamadıklarına
Yaşayamadıklarımıza
Ve özledim nerede bu sofra?
Nereye kayboldu o tat!
Gözlerim doluyor,
Yüreğim kan çanağı olmuş
Ne yazsam anlatamaz ki kelimelerim
Tel tel çözülmüş duygularımı.
Ah, MEMED’im…
Sana yanarım…
Yaşayamayanlara…
Bir dostum rakı sofrasında ilk kadehi “ biz bilmeden bizi sevenlere” diye kaldırıp onların bir adeti olduğunu söylemişti.
Biz bilmeden sevdik onları.
Nur olsunlar…

Hiç yorum yok: