Hürriyet

6 Nisan 2010 Salı

EMEK' e SAYGI !


Yıkılıyor
İtina ile tarih yıkılıyor

Öyle bir bakış ki bu :
Tarihe,sanata,görselliğe,anılara...BOŞVER ...CANIM SENDE ! Diyebilmek.
Rahatça bu kelimeleri bir araya getirebilmek.

Kadife perdeleri ile anımsarım...
İlk gençliğimin dayanılmaz mekanı.
Size bir itirafda bulunayım; ilk kez o mekana flörtüm ile gittiğimizde koltuklara oturur oturmaz o ihtişam karşısında kendimi kaybetmiş olmalıyım ki...
Karşımda sahnenin en üst ve tam ortasında itina yerleşmiş olan kocaman “E” harfini ikimizinde baş harfleri olmasından ötürü :
“ bak bizim yerimiz”demiştim.
Lafımı esirgemem, içim dışım birdir benim...
Hafif tebessüm ederek bakmıştı bana. "Ne diyorsun?" Der gibi...
Olsun , benim için öyleydi.
Biz, gibi güzel. Biz gibi özel ve hep öyle kalacak olan.
Barok ve Rokoko bezenmiş duvarları ile sizi alır tarihin hangi köşesine gitmek istiyorsanız oraya usulca bırakır. Ta ki film başlayana dek.
Henüz kapıdan girerken hissedersiniz farkı.
Görevliler başkadır.
Kapı başkadır.
İçerisi bambaşka...
Sinema denince ilk akla gelendir o.
Kollarını açmış ortada kocaman bir “E” ve sahne açılır.
Şık,temiz,güzel ve buram buram tarih kokar...
Koltuklar sizin tarih yolculuğunuzun arkadaşıdır.
1924 yılında “Melek” adıyla hayata başlamıştır.
Çünkü o muhteşem kadife perdenin iki yanında Melek figürleri vardır.
İlk sahipleri gayrimüslüm olan ve sonradan emekli sandığına geçmesinden dolayı daha sonraları adı “Emek” olarak değişcek olan bu mekan yıllar içinde birçok işletmeci de değiştirmiştir.
O dayanılmaz dokusu ile Beyoğlu’nun en gizemli ,en en'lerine sahip çok özel ve tarihi mekan
çok yakın zamanda YIKILACAK.
Neden?
Çünkü ALIŞ VERİŞ MERKEZİ olacak
???!!!
İstiklal Caddesinin böyle bir mekana ihtiyacı varmıdır sizce?
Ama Beyoğlu Belediyesi uygun görmüş ki bu durum onaylanmış bile...
Herkes farklı yönlere bakar. Doğaldır.
Bu da bizim karakterimizi,görgümüzü,kültürümüzü, ailemizden öğrendiklerimizi, hayatdan öğrendiklerimizi yansıtır.
Beraber kaynarız yaşamaya çalışırız farklı olsak da.
Ama iş tarihe geliyorsa orada bir durmak gerekir diye düşünüyorum.
Şimdi harap haline gelmiş camdan caddeye düşen ve insan yaralayan kazaları sakın bahane etmesinler, onun için önlem alsınlar...

Hele hele 2010 Kültür Başkenti İstanbul'un görevini üstlenmişken buna yaraşır işler çıkarmak lazım.
Dokuyu bozmasınlar
Çünkü insanlar tarihleri ile yaşarlar...

Hiç yorum yok: